Skip to main content

Defalarca Yenildim Bu Yüzden Başardım

18 Mayıs, 2021

Ben araştırma mesleğini çok hata yapmam sayesinde öğrendim. Hata yapma özgürlüğüm olmasaydı kesinlikle bu kadar yol kat edemezdim. Üstelik bu hataları müşterilerimle paylaşarak ilerledim. Bu şeffaf davranışım, müşterilerimde kızgınlık yerine güven oluşturdu. Bunu fark ettikten sonra kendime güvenim daha da arttı.

 

Daha sonra çalışma arkadaşlarımın yaptıkları hataları, çok değerli bir fırsat olarak görüp, bunları şirketin bütün çalışanlarıyla paylaşmalarını istedim. Hatayı yapanı suçlamak yerine hataya neden olan süreçleri iyileştirmeye odaklandık. Zamanla hata yapmanın değil, hatayı gizlemenin “ayıp” olduğu bir anlayışı benimsedik. Bu tutumumuz,  birlikte öğrenmeye dayalı bir ortamın oluşmasını sağladı. (Araştırmacılığı 10 yıl önce bırakarak, danışmanlığa başladım.)

Hata yapmadan öğrenmek neredeyse mümkün değil. Çocukların ilkokul öncesi yaşlarda hızlı öğrenmelerinin en önemli nedeni hata yapmaktan korkmamalarıdır. Büyüdükçe sosyal kaygılarımız, statü endişemiz artar ve “karizmayı çizdirmekten” eleştirilmekten  korkar oluruz. (Alain de Botton) Hata yapma endişesiyle kendimizi bastırıp deneme güdümüzü törpüler, kendimizi kilitleriz.

Oysa Michael Jordan’ın “Failure” isimli Nike reklâmında “Defalarca yenildim, bu yüzden başardım.” dediği gibi, ancak hata yapıp yenildikten sonra başarabiliriz.

Hata yapma oranı yüksek şirketler daha çok inovasyon yaparlar çünkü çok hata demek, çok denemiş olmak demektir.

IBM’in kurucusu Tom Watson, IBM’i kurduğu ilk yıllarda, “başarılı çalışmalara imza atmak için, yaptıkları hataları ikiye katlamaları gerektiğini söylemişti. Watson’nun kendisine bağlı bir yöneticisinin önemli bir hatası karşısında “Hata yapan yöneticimi işten atacak kadar zengin değilim. Her hata bir tecrübedir. Biz de bu kez çok pahalı bir ders aldık.” demesi kurumsal dünyada kulaktan kulağa yayılmış bir efsanedir.

Hatayı hoş görmeyen şirketlerde herkes en kestirme ve en bildik yoldan iş yapar. Kimse yeni bir yol denemeye cesaret edemez. Kimsenin inisiyatif kullanmadığı şirketlerde “Evet, efendim.” diyen çalışanlar çoğalmaya başlar. Öğrenen ve birlikte yaratan bir şirket kültürü yerine “itaat kültürü” yerleşir.

Bugünün sert rekabet ortamında, şirketi değişen zamana uydurabilmek için hatalara hoşgörüyle yaklaşan ve öğrenmeyi bilen akıllı organizasyonlar kurmamız gerekiyor.

Hatalara hoşgörüyle yaklaşan bir sistem kurmak için suçlu-arama kültürünü (blame culture) ortadan kaldırmalıyız. Bir şirkette kimin suçlu olduğunun hiç ama hiç önemi yoktur. Bir hata yapılmışsa o hatanın bir daha yapılmamasını sağlamak gerekir.

Suçlu aramak yerine yapılan hataların neden ve nasıl oluştuğunu analiz etmeliyiz (Root-cause analysis). Bunların bir daha tekrarlanmaması için, hataya neden olan temel sebebi ortadan kaldırmalıyız ve ilgili iş sürecini yeniden yazmalıyız. Mesela Toyota ‘da, hatanın kök nedenlerini bulana kadar beş kez “Neden?” diye sormak, her cevabı tekrar irdeleyerek bunun nedenini anlamak üzerine kurulu bir yöntem uygulanır.

3M firmasında Post-it‘ler bir hata sonucu bulunmuştur. Çok güçlü bir yapışkan icat edilmek istenirken tam aksine en zayıf yapıştırıcı icat edilmiştir. 3M şirketi, eğer ArGe ekibini hatasından dolayı cezalandırsaydı bugün Post-it hayatımızda olmayacaktı.

Viagra ve teflon gibi daha birçok ürün hatalardan doğmuş başarı öyküleridir.

Poşetsiz elektrikli süpürgeyi icat eden James Dyson da, bu buluşundan önce 5.127 adet prototip yaptı ve her denemesinden bir şeyler öğrenerek elektrik süpürgesi sektöründe rekabetin yönünü değiştirdi.

 

Yapılan hataları fırsata dönüştürmek ve bu hatalardan öğrenen organizasyonlar yaratmak, cesaret ve kararlılık ister. Hatadan korkup risk almamak yerine, hata yapma pahasına risk alma ve hatalardan öğrenme kültürü geliştirmeliyiz. 

WalMart’ın kurucusu Sam Walton’un dediği gibi kendimizi o kadar da ciddiye almayı bir tarafa bırakıp, hatalarımıza gülmeyi de öğrenmeliyiz. Hata yaptığımızda önce “kendimizle dalga geçmeyi” başarıp, sonra hatayı analiz edip, bu hatayı bir daha hiç yapmayacağımız önlemler almalıyız.

Not: 30 Haziran 2009 tarihinde yayınladığım bu yazıyı güncelleyerek yeniden yazdım.

Konuyla İlgili Makale ve Linkler

  1. Mükemmelliyetçilik- Perfectionalism
  2. Root Cause Analysis
  3. Five Whys
  4. Case Study: 2009 Financial Crisis Root-Cause Analysis
  5. Root-Cause Analysis Tools
  6. Michael Jordan - Failure Advertisement
  7. Melissa Jackson, “Why Perfect is not Always Best”, BBC Article
  8. Failure Acceptance: Oxo Learning From Mistakes, Fast Company Article

Yorumlar

Comments (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir