Başlıktaki soruyu, “Erkek seks ister.” diye cevapladıysanız, doğru bildiniz.
Evet, erkek seks ister çünkü performansını kanıtlamak ister, önce kendine sonra çevresine güçlü olduğunu anlatmak ister. Erkek gücünü göstermek için yarışmak ister.
Erkek, ait olduğu grubun hiyerarşisini anlamak, liderin nasıl karar aldığını bilmek ve sistemin nasıl çalıştığını kavramak ister. Ait olduğu grubun dinamikleri anladıktan sonra grup içinde kendine yer edinmek, yükselmek ister. Erkek güçlü olmak ister.
Bu özellikler, binlerce yıllık genetik kodlarında mevcuttur. Ormanda tek başına avlanıp evine yemek götürmek zorunda kalan yalnız bir erkek, bir grup oluşturup birlikte avlananlara göre daha zayıf ve korunmasızdır. Erkek için en büyük tehlike gruptan dışlanmaktır.
Genlerine kazınmış grup içi davranışları sayesinde bugünün şirketlerinde açıkça söylenmemiş kuralları anlamak, yükselmek için yapılması gerekenleri bilmek, bir erkeğin zorlanmadan yapabildiği işlerdir.
Bütün erkekler güçlü olmak mecburiyetinde olduklarını bilirler; çünkü güçlü olduklarında avladıkları avdan daha fazla pay alırlar ve en güzel kadın tarafından seçilme şansına ulaşırlar. Bu nedenle ait oldukları grubun hiyerarşisinde kaçıncı sırada olduklarını, kiminle iyi geçinip kime hükmedebileceklerini iyi bilirler. Erkeklerin siyasete yatkınlıkları bu nedenledir.
Hayatta kalabilmek için güçlü olmaya programlanmış genleri ve toplum tarafından doğdukları günden itibaren bu doğrultuda koşullanmaları nedeniyle erkekler için başarısızlık, neredeyse ölümle eş değer bir kavramdır. Sürekli yarışma hali içinde olmaları ömür boyu devam eder. Erkeğin bu “performans endişesi” (performans anxiety) ancak emeklilik yaşında ortadan kalkar.
Sadece iş ortamında değil erkekler boş zamanlarında da öngörülen davranışlar gösterirler: Futbolda 4-4-2 veya 4-3-3 gibi sistem tartışmalarının erkeklere son derece cazip gelmesi ya da kırk yaşında iş güç sahibi erkeklerin bir araya gelip Play Station oynamalarının kökeninde aynı motivasyon vardır: Sistemin inceliklerine vakıf olmak ve sonucu etkileyecek kararlar almak. Erkek beyni, sistemin içindeki değişmeyen özellikleri anlamak ister. Sabit unsurları belirleyerek, hangi değişkenlerinin hangi sonuçları doğuracağını öngörmek ister.
Sistemin değişmeyen unsurlarını keşfetmek ise ancak tekrarla mümkündür. Erkek, günlük hayatında da mümkün olduğu kadar aynı şeyleri tekrar etmek ister. Günlük hayatın sabit unsurlarını olabildiğince çoğaltma eğilimindedir. Çünkü sabit olanlar ne kadar artarsa, değişenleri kontrol etmek o kadar kolaylaşır. Bir erkek, evde her akşam aynı koltukta oturmaktan bıkmaz; yıllarca aynı lokantaya gidip benzer yemekleri yemekten de. Bu ritueller kadınlara sıkıcı gelse de bunlar erkeklerin ortak paydasıdır.
Şirketler de siyaset de futbol da, kendine özgü kuralları ve bir işleyiş mantığı olan sistemlerdir. Herhangi bir sistemin işleyişini ve kurallarını anlayıp bu sistemde hangi değişkenlerin hangi sonuçları doğuracağını öngörebilmek erkeklerin genlerinde mevcuttur. Erkekler sistem kuran canlılardır. (Kadınlar Mantıksız! Erkekler Duygusuz!)
Peki, erkeklerin bu özellikleri pazarlamacılar için ne ifade eder?
1) Erkekler zekalarına hitap eden ürünlerden ve tekliflerden hoşlanırlar. Birden fazla işlev sunan ürünler isterler.
2)Erkekler, markaların tekliflerinin çok sık değişmesini istemezler. Bir markadan istikrar beklerler. Bir mağazanın ürünlerini sergileme biçimi değiştiği zaman bile erkekler bundan rahatsız olurlar. Uzun bir süre sonra bile aynı mağazada aynı ürünü aynı yerde bulmak isterler.
3) Ürün sergilenmesi bir mantık, öngörülebilir bir “sistem” içermelidir. Mağazalardaki sergilemenin gruplanmış, tasnif edilmiş olması gerekir. Erkekler bir mağazada işlerini en kısa zamanda çözmek isterler. Alışveriş onlar için bir keyif değil kısa zamanda, etkin yöntemler kullanarak bitirilmesi gereken bir iştir. Alışverişlerini zorlaştıran, planladıklarının ötesinde bir vakit alacak hiç bir “ilginçlik” erkeklere cazip gelmez.
4) Müşteri ilişkileri erkeklerin rasyonel yapılarına uygun bir şekilde düzenlenmelidir. Kısa yoldan hızlı çözümler erkekleri büyüler. İster bir mağazada ister bir çağrı merkezinde olsun, kontrolün erkek müşteride olması gerekir. Erkek, bir markayla ilişkisinde kontrolü elinde tuttuğunu bilirse markaya yakınlaşır.
5) Yalınlık ve somut fayda: Erkekler karmaşık kurgulardan ziyade daha net, dolaysız ve sonuç odaklı yaklaşımlardan hoşlanırlar. Sade, rasyonel, amacı net tarif edilmiş teklifler onları daha kolay yakalar. Erkekler, iyi bir seçim yaptıklarını bilmek ve bunun başkaları tarafından da bilinmesini isterler. Markaların “rekabet avantajını” bilmek yarışmacı ruhlarına hitap eder.
6) Erkekler için güven mantıktan beslenir. Bu sebeple markaların erkeklerin mantıklarına hitap etmesi gerekir.
7)Erkekler problem çözerken belirli bir çerçeveye bağlı kalmaktan hoşlanırlar. Bu yüzden, her aşama hakkında bilgi veren, kuralları önceden açıklayan ve erkeğin bu oyundan nasıl kazançlı çıkabileceğini sergileyen yaklaşımlar gerekir.
Çağdaş yaşam erkek davranışlarını değiştirse de erkeklerin özü aynıdır. Hiç bir moda veya trend, erkeğin sahip olduğu genetik özellikleri değiştiremez. Erkek yüz kremi kullansa da, manikür yaptırsa da giyimine özen gösterse de bunlar erkeğin kadınlaştığı anlamına gelmez.
Erkeklere pazarlama yapmak, erkek motivasyonlarını (dürtülerini) anlamayı ve bunlara uygun ürün ve hizmetler üretmeyi gerektirir.
Ben de kendimce katkıda bulunayım (:
“Ben”ci felsefeye göre insan her şeyi aslında kendi için yapar. Ancak bence gerçek bundan bir adım daha derindedir.
Önce “Ben” dediğimiz, önce kendi varlığımızı savunduğumuz anlarda dahi bunun sebebi yarınlarımızı üreme açısından garantiye almaktır.
Bence “Erkek de kadın da seks ister” çünkü metabolizmanın amacı önce “ben” bile değil, önce üremektir.
Temelinde her şey üremeye dayalıdır fakat bunun kadında ve erkekte oluşturduğu davranış biçimleri doğaları gereği farklıdır. Toprakla tohumun farklı olduğu gibi…
Kadın en iyi mahsulü elde etmeye odaklı, tek eşli tarladır. Erkekse en fazla tarladan, en fazla ürünü elde etmeye odaklı çok eşli tohumdur.
Teşekkürler…