Narsist (kendini beğenmiş) insanlar, şişik egoları, taşkın özgüvenleri sayesinde bir süre için üstün başarılar elde etseler de, bu başarıları genellikle uzun sürmez. Bu insanlar, başarılı olduktan sonra, eleştirilere kulaklarını kapar, kendileri ve kendi fikirleri hakkında olumsuz hiç bir şey duymak istemezler. Tıpkı suda kendi suretini görüp kendine aşık olan Narkissos gibi, kendilerinden başka hiç kimseyi beğenmezler.
Narsistlerin saldırgan bir yapıları vardır, eleştiriye tahammülleri yoktur; başkalarından duymak istedikleri tek söz, kendilerinin ne kadar mükemmel olduğudur, aksini söyleyene saldırılar. Narsist liderlerle çalışmak son derece zor bir deneyimdir. Sevgi, fedakârlık, paylaşım gibi değerlerle hiç ilgileri olmayan; istekleri gerçekleşmeyince saldırganlaşan ve duygusal tacize başvuran bir yöneticiyle çalışmak acı vericidir.
Narsistlerin empati kurma yetenekleri yoktur. Uzun vadede başarılı olamamalarının sebebi budur. Empatinin olmadığı bir yerde kalıcı bir liderlik olmaz; çünkü başarı tek başına elde edilen bir sonuç değildir.
Bizim toplumumuzda çoğunluk alçakgönüllülüğü, pasiflik, içe kapanıklık ve utangaçlıkla karıştırır. Hâlbuki alçakgönüllülüğün pasiflikle hiçbir ilgisi yoktur. İnsan hem alçakgönüllü hem de çok iddialı olabilir. Tevazu sahibi olmak başarma hırsından yoksun olmak değildir. İnsanlar da kurumlar da pekala, hem mütevazı olup hem de iddialı hedeflere sahip olabilirler.
Alçakgönüllü olmak bir erdemdir. Mütevazı insanlar şov yapmazlar, kendilerini fazla önemsemezler, başkalarının onları pohpohlamasını beklemezler. Böbürlenen söylemlerden, abartılı davranışlarından uzak dururlar.
John Dame ve Jeffrey Gedmin, alçakgönüllülüğün son derece önemli bir özellik olduğunu vurgularlar; onlara göre tevazu sahibi olan insanların ortak özellikleri vardır. Bu insanlar,
1- “Her şeyi en iyi ben bilirim!” düşüncesinden uzaktırlar. Eksiklerini bilirler. Bilmediklerini başkalarından öğrenirler; uzmanlığa saygı gösterirler.
2- Kendilerini önemsemezler, başkalarının onları pohpohlaması ve methetmesiyle havaya girmez; sürekli kendi reklamlarını yapmazlar.
3- Başarılar onların gözlerini boyamaz; aksine başarılı olmak sorumluluklarını artırır.
4- Kendilerini Kaf Dağı’nda görüp, insanları küçümsemek yerine faydalı işler yapmak için fırsat ararlar.
5-Eksikliklerinin farkında oldukları için her fırsatta öğrenmek, keşfetmek isterler.
Okula başladığımız ilk günden itibaren hepimize kendimize güvenmemiz ve güçlü yönlerimizi göstermemiz gerektiği öğretilir. Bu nedenle, başkalarının başarılarını öne çıkarıp onları övmek pek çok insana zor gelir. Çoğu yönetici bunu bir türlü yapamaz.
Alçakgönüllü olmak kolay değildir. Alçakgönüllü olmak insanının çaba sarf ederek, kendini geliştirerek elde edebileceği bir meziyettir. Tevazu sahibi olmak ruhen olgunlaşmak demektir.
Alçakgönüllülük, her liderde olması gereken, temel bir özelliktir. Şirketler de toplumlar da kusursuz değil “oldukları gibi” görünen alçakgönüllü ama iddialı liderlere ihtiyaç duyuyorlar.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- “Meet Author of The Mindful Leader, Michael Carroll”, Northeastern University Libraries' Meet the Author Series, January 28, 2009, Video
- Sadie F. Dingfelder, “Reflecting on Narcissism: Are Young People More Self-Obsessed Than Ever Before?”
- Jean M. Twenge, Sara Konrath, Joshua D. Foster, W. Keith Campbell and Brad J. Bushman , “Egos Inflating Over Time: A Cross-Temporal Meta-Analysis of the Narcissistic Personality Inventory”
- Bruna Martinuzzi, “The Leader as a Mensch”
- Bruna Martinuzzi, “Humility: The Most Beautiful Word in the English Language”
- John Dame and Jeffrey Gedmin, “Six Principles for Developing Humility as a Leader”, HBR
- “Humility is Key to Workplace Leadership”
- Tomas Chamorro-Premuzic, “Why Do So Many Incompetent Men Become Leaders?”, HBR
- Joseph L. Badaracco, Jr. “Leading Quietly”, Book Summary
- Sherwin B. Nuland, “Political Disorders. Does Executive Authority Corrupt the Mind?”
- Jim Collins, “Level 5 Leadership”
- Jim Collins, “Level 5 Leadership”, MindTools
- Jim Collins “Level 5 Leadership: The Triumph of Humility and Fierce Resolve”, HBR
- Jim Collins “Level 5 Leadership: The Triumph of Humility and Fierce Resolve”, HBR, Article
- David Owen, Jonathan Davidson, “Hubris Syndrome: An Acquired Personality Disorder?”
- Chris Rodgers, “Hubris Syndrome: An Emergent Outcome of The Complex Social Process of Everyday Interaction?”
- John Baldoni, “Humility as a Leadership Trait”, HBR
- John Baldoni, “Use Humility to Improve Performance”, HBR
- Kate O'Brien, “Of Hedgehogs and Humility: Pursuing the Recipe for Long-Lasting Success”
- Pareena G. Lawrence, “Humility and Business Leadership: Do They Belong Together?”
- Frederic and Mary Ann Brussat “The Challenge of Humility”
- “Me, Me, Me! America’s ‘Narcissism Epidemic”
- “Virtual Conference on Moral Leadership: Humility and Organization”, Video
- Jeff Iorg: Learning Humility
- Tony Dungy Shares Why Humility is The Most Important Quality a Leader Can Have, 2012, Video
- Peter Schuh, “Yes, Your Ego IS in the Way: On Humility and Management.”
Sizi başarılarınızda uzaktan izleyerek takdir etmeyenler, siz başarılarınızı objektif olarak ortaya koyunca size narsist, egolu gibi yakıştırmalarda bulunan ve sizin yanınızda bulunmak istemeyen kişilerdir. Bu kişiler özde sizi kıskanmaktadırlar.
Takdir etmezler, çünkü yapıcı değildirler; başarınızda başarınıza bir yönelim yapamayınca size saldırır bu kıskanç insanlar.
Bu ulkenin yetismis degerlerinin patron zihniyetinden lider zihniyetli onculer olmazi elzem. Malesef cogu insanlar kibir ve egolarinin karakterlerinin onune gecmesine mani olamiyorlar.
Temel Bey,
”Yeni nesil liderler hem iddialı hem de alçakgönüllüler.” diyorsunuzda, iş dünyasında neden bir türlü karşılaşamıyoruz bu bay-bayanlarla merak ediyorum.Tevazu içsel bir özelliktir.Sanki bir iç güzellik gibi insanın hal ve tavırlarına doğal olarak yansır.Evet, iş dünyamızın görünüşte, nazik, düşünceli, kibar insanlarla dolu olduğunu söyleyebiliriz ama bu görünüşün biraz altını kazıyacak fırsatınız olduğunda, tevazunun t’sini bulmanız çok zordur.Elbette istisnaların bu bahiste yerini ayırıyorum bir kenara.
Bir yandanda, böyle bir lider tipinin kişisel gelişimini olgunlaştırması için, mevcut lider üretim biçimlerinin, hedef için uygun olmadığını düşünmekten kendimi alamıyorum.Söyler misiniz lütfen, kolej mezunu, en iyi üniversitelere gitmiş,yurtdışında yüksek yapmış, seçkin bir çevrede yaşamış ve yaşamakta olan lider ve lider adaylarının, bizim gibi,çok katmanlı, çok sentezli, çok…. bir kültürde, içinde yaşadığı kültüre olan yabancılaşmasını aşıp, empati geliştirip,üstelik kişisel hırslarını da yenerek, kişisel olgunluğun merdivenlerini ağır aksak çıkması öyle kolay olabilir mi ?
Evet, bu sıraladığım aşamaları bir kenara bıraksak ve diyelim ki çalışıp çabalamış, çevresini ve zekasını kullanarak söke söke liderlik konumuna gelmiş bir halk çocuğundan bahsetsek mesela; ne yazık ki, çıktığı yükseklerde baş dönmesine karşı aşırı şişmiş bir ego geliştiriyor; tevazuya yine yer kalmıyor.
Kendi kişisel gelişimini, moda anlayışların dışında, bilinçli olarak yönetebilmek, bir yaşama bilgisi ve kültürüyle başarılabilir ancak.Ezbere yaşamların neredeyse şırıngayla damardan verildiği, bırakın kendi ülkemizi, global bir dünyada,bu bahsettiğimiz lider tipinin yaygınlaştığını söylemenin biraz naiflik olduğunu düşünüyorum açıkcası.
Nasıl olacak kestiremiyorum ama,ben de, çıkmayan candan ümit kesilmez diyerek, sizin kadar ümitli olmaya çalışıyorum.
Temel Bey her zamanki gibi çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Ve çok ta güzel dile getirmişsiniz. Ego konusu çağımızın hastalığı haline gelmiştir ve çevresel bombardımanlardan insanın kendisini koruması her geçen gün zorlaşmaktadır.
Kendimize güvenmekle ilgili durum okula başladığımızdan andan artık çok daha öncesine gitmekte. Artık ebeveynler çocukları doğar doğmaz elbiselerinde, araba etiketlerinde bu prens ve prenseslerden bahsediyor. Tabi ki her prensin bir de kral ve kraliçeye ihtiyacı var. Kraliyet ailesinin ise başarısızlığa tahammülleri yoktur. Çünkü statüde en yüksek seviye hala krallıktır.
Yeni pazarlama dünyasında artık bütün markalar onlara özel ve önemli biri olduğunu söylüyor. Bütün bu iletişim süreçlerinde insanların etkilenmemesi çok zor. Ve bir süre daha sonra sanki bahsettiğiniz yönetici tipinde sayılar azalmaya başlayacak. Bu da yeniye göre konum almamızı sağlamaya itecek bizleri diye düşünüyorum. Mütevazı liderler oldukça azaldı. Ya onlarsız yaşayamaya adapte olacağız ya da yeniden tersine döneceğiz.