1968 Meksika Olimpiyat Oyunları‘na kadar yüksek atlamacılar, yüzleri çıtaya dönük olarak çıtayı geçmeye çalışıyorlardı. Pek tanınmamış bir atlet 1968 yılında kimsenin yapmadığı bir şey yaptı. Stili çok farklıydı, havalandıktan sonra tüm atletlerin aksine çıtaya sırtını dönerek atlamıştı.
Yüksek atlamaya o güne kadar kimsenin düşünmemiş olduğu bir yaratıcılık getirmişti. Atletin adı Dick Fosbury’di. Hiç tanınmamış bu atlet, 2.24 metrelik atlayışıyla sadece yeni dünya rekorunun değil, yepyeni bir yüksek atlayış tekniğinin de mucidi olmuştu. Bugün yüksek atlamada herkes Fosbury tekniğini kullanıyor.
Fosbury hiç kimsenin gitmediği bir yoldan giderek bu zarif teknikle, yüksek atlama tarihinde bir dönüm noktası yarattı.
Günümüzde yaratıcılık, nörobiyolojiden psikolojiye, sosyolojiden ekonomiye kadar pek çok bilim dalının ortak araştırma alanı haline geldi. Bugün markaların, şirketlerin, kentlerin ya da ülkelerin sürdürülebilir bir rekabet gücüne sahip olmaları yaratıcılıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Günümüzün en büyük sermayesi yaratıcılıktır.
Yeni zaman bilgesi Osho “Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır.” der. Osho’ya göre yaratıcı kişi daha önce ayak basılmış yolları izlemez . Sürüden ayrılmak, yalnız yürümek zorundadır.
Dick Fosbury, yüksek atlamada bu aykırı yolu izlediği için adını tarihine yazdırmıştır.
Yaratıcı düşünce statükoları sarsar, yerleşik yapıları sorgular, kemikleşmiş inançlara meydan okur, problemleri fırsata dönüştürür.
Yaratıcılık, sıra dışı bir algılama, düşünce ve eylem süreciyle oluşur. Freud yaratıcılığın kökeninin bilinç dışında olduğunu söyler. Freud’a göre sanatçıların yapı olarak içe dönük ve nevroza yakın olmaları bundandır. Ona göre sanatçı, güçlü içgüdüsel gereksinimlerini doyuramadığı için gerçeklikten uzaklaşarak tüm ilgisini ve libidosunu bir fantezi dünyasına aktarır. Bu nedenle de yaratıcılık sanki bir tur “işlev bozukluğu” gibi dışa vurur. Yaratıcı insanların hafif “tuhaf” görünmeleri bundandır.
Daha iyi bir yarını kuracak insanlar da herkesin gitmediği yoldan gitmeye cesaret eden insanlar olacaktır. Hiç Gidilmemiş Yoldan Gitmek
Yaratıcılık “başkalarıyla aynı yere bakmak ama farklı bir şeyler görebilmek” yeteneğidir.
Yaratıcılık dâhiyane bir özellik ama ben en çok sıradan insanların içindeki yaratıcılığı ortaya çıkaracak koşulları ve iklimi yaratmayı “dahice” buluyorum. Yaratıcılık hepimizin içinde bir yerlerde saklı olarak duruyor. Ortaya çıkacağı uygun ortamı ve kıvılcımı bekliyor. Hepimiz aslında sandığımızdan çok daha yaratıcıyız. Yaptığımız bütün işlere çok daha üstün bir yaratıcılık aktarabiliriz.
Bugünün liderlerinin kendi organizasyonlarına yapacakları en büyük katkı, çok sayıda insanın yaratıcılık göstereceği ortamı yaratmaktır. Bugün markaların, şirketlerin, kentlerin ve toplumların yaratıcılık düzeyleri ile zenginlik düzeyleri arasında güçlü bir ilişki var.
Bu özel bağlantı nedeniyle günümüzde insanların yaratıcılığını besleyen fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik koşulları yaratacak liderlerin önemi her geçen gün daha da artıyor.
Richard Florida’nın da vurguladığı gibi yaratıcı endüstrilerin dünya ticareti içindeki payı giderek artıyor. Bu endüstriler Amerika Birleşik Devletlerinin Silikon Vadisi gibi yaratıcılığın bölgesel olarak desteklendiği yerlerde gelişiyor.
Bugün bireylerin ve markaların yaratıcılık kapasitelerini arttıracak yönetim modellerine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Yaratıcılık bir devlet ve şirket politikası olmalı. Bu sebeple her birimiz kendimizin, birlikte çalıştığımız takımların ve markalarımızın yaratıcılığını geliştirmeliyiz.
Yöneticilikle liderlik arasındaki en temel ayrımlardan biri bu bakış açısında gizlidir. Yönetici istikrar ve düzen peşindeyken; lider değişim ve yaratıcılık talep eder. Bu nedenle liderlerin yaratıcı beyinlere ihtiyaçları vardır.
Yeninin eskiyi kovması yaratıcılığın özünde vardır. Schumpeter’in dediği gibi toplumsal gelişmeler sonucu yeni firmaların eski firmaları; yeni ürünlerin eski ürünleri; yeni teknolojilerin eski teknolojileri piyasadan kovması “yaratıcı yıkım” sürecinin örnekleridir. Yaratıcı yıkım, toplumsal gelişmenin motorudur. Dünden Kurtulmak
Peter Drucker, hiç beklemediğimiz zamanlarda karşımıza çıkan belirsizliğin yaratıcılığı kışkırtan en önemli etken olduğunu söyler. Günlük hayatımızdaki koşulların ani bir şekilde değişmesinin, belirsizlik durumunun ortaya çıkmasının en olumlu yanı, yeni duruma uyum göstermek için geliştirdiğimiz yaratıcı güçtür. Yeni ortama ayak uydurmak bireyleri, şirketleri, ulusları ileriye götürür.
Bugün işyerlerinde çoğunluk mevcut koşullarda yaratıcı olmaya zaman ve fırsat olmadığından şikayet eder. İnsanlar işlerini “yangın söndürme” yöntemiyle yaptıklarını ve “kaçmaktan,kovalamaya fırsat bulamadıklarından” yaratıcı yaklaşımlar geliştirememekten yakınırlar.
Hâlbuki yaratıcı olmak için daha çok zamana, kaynağa ya da rahat bir ortama ihtiyaç yoktur. Tam tersi kısıtlar, yoksunluklar, zorluklar ve çelişkiler her zaman yaratıcılığın ortaya çıkacağı koşulları doğurur. Tarihteki en büyük yaratıcı zıplamaların savaş dönemlerinde olması bu nedenledir. Zorluklar çözüm yollarını da beraberinde getirir.
Ancak buradan yaratıcılığın kendiliğinden gelişeceği gibi bir sonuca varmak da doğru olmaz. Yaratıcılık, yeşerebileceği uygun bir ortam kadar pozitif “disiplin” de ister. Yaratıcılığı teşvik edecek çok sesli, çok renkli, adrenalini yüksek; ancak korku ve gerginliği düşük ortamlar yaratmak gerekir. Liderin sorumluluğu bu ortamı yaratmak ve beslemektir. Savaş zamanlarında insanların kaybedecekleri hiç bir şeyleri olmaması onları daha kısa zamanda, daha disiplinli ve özgür denemeler yaparak yeni çözüm yolları bulmalarını sağlamıştır.
Hepimizin içinde yaratıcı bir güç var. Liderler, uygun ortamlar oluşturarak insanların içindeki yaratıcılığı ortaya çıkaran kişilerdir.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Creativity – Wikipedia
- Tom Peters on Paul Arden
- Osho, “Yaratıcılık”
- Osho “What Is Creativity?”
- Robert J. Sternberg “The Nature of Creativity”
- Judith H. Heerwagen “Creativity”
- Howard Gardner on what makes us think “Mind and Brain: Only the Right Connections Review of What Makes Us Think?”
- Richard Florida, Irene Tinagli “Europe in the Creative Age”,
- John Howkins "The Creative Economy"
- Donna Ghelfi, “Understanding the Engine of Creativity in a Creative Economy: An Interview with John Howkins”
- John Howkins “The Creative Economy: Knowledge-Driven Economic Growth”, Asia-Pacific Creative Communities: A Strategy for the 21st Century Senior Expert Symposium Jodhpur, India, 22-26 February 2005
- John Howkins - Creative Ecology and Future Directions, video
- Malcolm McLaren: Authentic creativity vs. karaoke culture | Video on TED.com
- Elizabeth Gilbert on nurturing creativity - video
esra hanımgercekten guzel bır konuya deyınmıssınız .bazende bazı yerlerde ınsanlar kendılerınden daha zekı ınsanlar olmasını ıstemezler.her seyı onlar bılır kımse bılmez
Makalenizi zevkle okudum.Ben de her zaman yaratıcılığın dünyayı döndüren güç olduğuna ınanmışımdır.Şöyle ki;insanlık tarihine o en derin çağlardan itibaren baktığımızda günümüze kadar gelebilmesi yaratıcılık sayesinde olmuştur.Her buluş insanlığı bir sonra ki evreye taşımış,çağlar, devirler atlatmıştır.Atlatmaya da devam edecektir.Bu sebeple yaratıcı düşünceye sahip olan insanlar toplumların en çok önem verdiği insanlar olmalıdır.Fakat ne yazik ki bunun değeri daha yeni yeni anlaşılıyor.Ben bir tasarımcıyım güzel sanatlar fakültesi mezunuyum.Yaratıcılığın en çok desteklenmesi gereken bir kurum olmasına karşın bizlerde zamanında bir takım engellemelerle karşılaşmıştık.Ön gördüğümüz fikirlerin hayal olduğunu gerçek hayatta karşılığını bulamayacağımızı ve aç kalacağımızı söyleyen büyüklerimiz de olmuştur. Aslında bu birazda vizyon ve cesaret meselesi.Sizin yaratıcı fikriniz vizyonu ve cesareti olan beyinlerle karşılaştığında doğru tasarımlar oluşturulabiliyor. Şimdi geçmişime baktığımda engellenen pek çok düşüncemin başkaları tarafından uygulandığını görmenin mutsuzluğunu yaşıyorum zaman zaman.Fakat hala üretiyorum ve artık pes etmiyorum.Yöntemimi değiştirdim , vizyonu ve cesareti olan insanlara yöneldim.Çünkü yaratıcı bir ruha sahip olmak herkeze nasip olmaz böyle yetilerim olduğu için benim de bu dünyanın dönmesine katkım olmalı diye düşünüyorum.Ve biliyorum ki her insanın bu dünyaya gönderilmesinin bir amacı vardır.BEN DE GÖREVİMİ LAYIKIYLA YAPMALIYIM diyerek yaratıcı fikirler üretmeye ve tasarlamaya devam ediyorum.