Skip to main content

Hızlı ve Yavaş Düşünmek

02 Nisan, 2024

Doğum tarihinizi oluşturan 8 rakamı yüksek sesle söyleyin.

Şimdi de bu 8 rakamı yüksek sesle tersten söyleyin.

Birincisini söylerken beyniniz Sistem 1 ile çalıştı. Hiç düşünmeden, hızlıca söyleyiverdiniz.

İkinicisini söylemeye çalışırken ise yavaşladınız, duraksadınız, zorlandınız. Beyniniz bu alışık olmadığınız görevi yerine getirirken Sistem 2 ile çalıştı. (Kearon&Ewing&Wood, Unlocking Profitable Growth)

Beynimizde iki farklı sistemin olduğunu keşfeden bilim insanları Daniel Kahneman ve Amos Tversky, bu buluşlarıyla Nobel ödülü aldılar. 

Sistem 1 hiç düşünmeden, çok hızlı çalışan;

Sistem 2 ise verileri dikkatlice inceleyen, hesap kitap yapan ve çok daha yavaş çalışan bir sistem.

Beynimizdeki bu iki sistem iç içe çalışıyor ve görev paylaşımı yapıyor.

Bu iki sistemin becerileri çok farklı. Karşılaştığımız durumlar hangisinin uzmanlık alanına giriyorsa o sistem devreye giriyor. 

Akşam gideceğimiz davette ne giyeceğimizi düşünürken, hesap yaparken, arabamızı zor bir yere park ederken, iki fotoğraf makinasının özelliklerini kıyaslarken Sistem 2 devrededir. 

Sistem 1 ise bunun aksine refleks gibi, otomatik olarak bizim bir gayret göstermemize gerek kalmadan bizim adımıza karar alan sistemdir. Davranışlarımızın neredeyse tamamı Sistem 1’in kontrolü altındadır. Sistem 1 bir otopilot gibi çalışır; bizim “hiç düşünmeden” birçok işi yapmamızı sağlar. Sezgisel kısa yollar kullanarak karar verir. Hayatımızı hızlandırır ve kolaylaştırır.

Bir arkadaşımızla karşılaştığımızda onun üzgün olduğunu Sistem 1 ile anlarız. Bir tehlike anında hiç düşünmeden karar almamız Sistem 1 sayesindedir. Sistem 1 bizim hayatta kalmamızı güvence altına almaya programlanmıştır. Atalarımızdan devraldığımız bütün içgüdülerimiz Sistem 1’e ait özelliklerdir.

Sistem 2 ise analiz yapan, yavaş ve zor karar veren bir sistemdir. Sistem 2’nin çalışması aşırı güç harcadığı için enerji tüketir ve bizi yorar. Kimi zorlu kararları aldıktan, bazı problemleri çözdükten sonra, fiziksel olarak yerimizden hiç kalkmamış bile olsak kendimizi yorgun hissetmemiz Sistem 2’nin çalışması için harcadığımız yoğun enerji nedeniyledir. 

Çok enerji harcadığı için insan Sistem 2’yi kullanmak istemez. Tıpkı kedilerin yüzme bilip, yüzmeyi hiç istememesi gibi, insan düşünmek ve düşünerek karar almak için çaba sarf etmek istemez. Bunun yerine bir işi öğrenip, onu en kısa zamanda Sistem 1’e devretmek ve bir daha bu işle karşılaştığı zaman hiç düşünmeden davranmak ister.

İnsan düşünmeden davranmak istediği için, Sistem 2 ile enerji sarf ederek aldığı kararları bir süre sonra Sistem 1’e devredip, otomatikleştirmek, hayatını düşünmeden sürdürmek ister.

Sistem 1’in önemli bir özelliği daha vardır. Sistem 1, elindeki bölük pörçük bilgiyle karar almaya eğilimlidir. Sistem 1 boşlukları doldurur ve kestirme yollar kullanarak karar alır, sonuca ulaşır. Sistem 1’e göre, olaylar ve olguların arasında mutlaka bir neden olmalıdır. Her durumda nedensellik arayan Sistem 1, zamanla kendine göre bir “ezber” oluşturur ve bu ezbere göre çok süratli bir şekilde, neredeyse hiç “düşünmeden” karar alıp tepki verir.

Fakat Sistem 1 kimi zaman da bizi yanıltır. Sezgilerimizin bizi zaman zaman hataya sürüklemesi Sistem 1’in eksik bilgi ile karar vermesi yüzündendir. Örneğin yakalandığımız bir öksürük Sistem 1’e göre hemen soğuk hava koşullarına bağlanabilir. Ancak gerçekte bu durum, çok ciddi bir hastalığın belirtisi de olabilir.  

Kısıtlı bilgiyle karar alma uzmanı olan Sistem 1’in bizi yanılttığı pek çok durum vardır. Mesela hepimizin sosyal medyada bir fotoğraftan yola çıkarak hiç tanımadığımız insanlar hakkında acımasız ve yanlış hüküm vermesi Sistem 1’in bizi yanıltması nedeniyledir. 

Sistem 1 ve Sistem 2’inin insan zihninde birlikte çalışması ortaya ilginç bir sonuç çıkarır. Kararlarımızın neredeyse tamamını sezgisel olarak Sistem 1 ile almamıza rağmen, kendimizi Sistem 2 ile akılcı kararlar veren insanlar olarak niteleriz. Oysa gerçek tam tersidir. İnsan Sistem 1 ile karar alır ama Sistem 2 ile karar aldığını söyler. Zihnimizin başkanı Sistem 1; basın sözcüsü Sistem 2’dir. (Daniel Kahneman)

Pazarlama alanına gelince, tüketicilerin bir markayı Sistem 1 ile karar alarak satın alma alışkanlıklarını, pazarlamacılar “marka sadakati” olarak adlandırır. 

Siyasi tercihlerimizi de Sistem 1 ile yaparız. Siyasi parti tercihlerinde seçmenlerin duyguları ve sezgileri, mantıklarından daha güçlü bir etkiye sahiptir. Bir lider, seçmeniyle bir duygudaşlık yakaladığı zaman, bu duygu bağını mantık yoluyla kırmak neredeyse mümkün değildir.

Sistem 1 ile hayatını sürdüren insan 3 önemli kısa yol kullanır:

  1. İnsan çoğu kararını ilk aklına gelen bilgiyle alır. Konuyla ilgili ayrıntılı düşünmek yerine hafızasındaki bilgilerle yetinir. (Availability Heuristic) Dolayısıyla bir markanın veya bir siyasi liderin insanların ilk hatırladığı marka veya lider olması son derece önemlidir.
  2. İnsan çoğu kararını alırken hoşlanmak gibi olumlu bir duygu arar. Eğer hoşlanırsa, ince eleyip sık dokumak gibi düşünsel bir çaba göstermeden karar alır. (Affect Heuristic) Bob Hoffman’ın dediği gibi dünya ekonomisi hoşlanma üzerine dönen bir ekonomidir. Eğer insan bir bir markadan veya bir liderden hoşlanırsa onun lehine karar alır.
  3. İnsan çoğu kararını alırken en hızlı sonuca gittiği yolu seçer. Ayrıntılı düşünüp en doğru kararı almak yerine en hızlı çözümü seçer. (Processing Fluency Heuristic) Bu nedenle hem markaların hem siyasi liderlerin vaatlerini çok net olarak ifade etmeleri gerekir. AHA Dedirten Markalar Büyür

Bu üç kısa yolu özetlersek insan karar alırken, aklına ilk gelen bilgiyle, en hızlı çözüme ulaşacağı ve en çok hoşlanacağı çözümü arar. (Kearon&Ewing&Wood, Unlocking Profitable Growth)

İnsanın ince eleyip sık dokumadan, kısa yollar kullanarak karar alan bir canlı olduğunu bilmek ve bu gerçeği kabul etmek, pazarlamacılar ve siyasetçiler için çok önemli bir bulgudur. İnsanın düşünerek değil, kısa yollarla karar aldığını bilmek, şirket ve siyaset yöneticilerinin bütün yaklaşımlarını değiştiren bir bulgudur. 

İnsanın aklının nasıl çalıştığını; duyguların, sezgilerin ve mantığın hangi durumlarda hangi rolleri üstendiğini anlamak, hepimizi daha bilgili ve güçlü kılar.

Not: Bu yazıyı ilk kez Şubat 2014 tarihinde yazmıştım. Bu yazıda sözünü ettiğim “Hızlı ve Yavaş Düşünmek” kitabının yazarı Daniel Kahneman 27 Mart 2024 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Davranışsal Ekonominin babası Kahneman’ı anmak için bu yazıyı güncelleyerek yeniden yazdım.


Konuyla İlgili Makale ve Linkler

  1. Kearon&Ewing&Wood, Unlocking Profitable Growth
  2. Wikipedia, “Thinking, Fast and Slow”
  3. Daniel Kahneman, “Thinking, Fast and Slow”, Video
  4. Daniel Kahneman, “A Psychological Perspective on Rationality”
  5. Daniel Kahneman on TED.com, “The Riddle of Experience vs. Memory”
  6. Wikipedia, Amos Tversky (1937-1996)
  7. Amos Tversky (1937-1996), Video
  8. Dan Ariely, Predictability Irrational
  9. Charles E. Osgood, George Suci, & Percy Tannenbaum,“The Measurement of Meaning”
  10. Jim Holt, “Two Brains Running”
  11. "Thinking in Cognitive Science”
  12. Scott Barry Kaufman and Jerome L. Singer, “The Creativity of Dual Process “System 1″ Thinking”
  13. Alan G. Sanfey and Luke J. Chang, “Of Two Minds When Making a Decision We may Make Snap Judgments, or Mull Things Carefully. Why and When do We Use the Brain Systems Behind These Decision-Making Styles?”
  14. Josh Garofalo, “How We Think About Decisions – the Fast, Slow, and the Lazy”
  15. Jonathan St. B.T. Evans, “In Two Minds:Dual-Process Accounts of Reasoning”

Yorumlar

Comments (3)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir