Bugün inovasyonun öneminin farkında olmayan bir lider yoktur herhalde. Her şirkette yöneticiler, rekabet üstünlüğü sağlamak için inovasyon yapmak gerektiğini söyler. Sadece şirket yöneticileri değil siyasetçiler, kamu yöneticileri de inovasyon yapmanın önemine inanırlar. Ben bugüne kadar inovasyon fikrine karşı çıkan tek bir yöneticiye bile rastlamadım. Herkes inovasyonun yararına sonsuz inanıyor.
Ama öte yandan, inovasyon konusunda insanların kafası oldukça karışık. İnovasyonla ilgili bazı noktaların açıklığa kavuşmasında yarar var:
- İnovasyon ticari bir fayda elde etmek için yapılan bir girişimdir. Eğer sonunda ticari bir fayda yoksa şirketin yaptığı bir yeniliği inovasyon olarak tanımlamak mümkün olmaz. Bu nedenle her yenilik inovasyon değildir.
- İnovasyonu sadece kar amacı güden şirketler değil, dernekler ve vakıflar gibi sivil toplum kuruluşları da yaparlar. Kendilerine fayda sağlayacak her yeni uygulama, kar amacı gütmeyen kuruluşlar için bir inovasyondur.
- İnovasyon son yılların gündeme getirdiği, gelip geçici bir yönetim akımı değildir. İnovasyonun tarihi, kapitalizmin tarihi kadar eskidir. Joseph Schumpeter 1930’larda inovasyondan bahsederken, kapitalizmin özünün yaratıcı yıkım (creative destruction) olduğunu söylemişti. İnovasyon ekonominin motorudur. Ekonomiler, inovasyon sayesinde ilerler.
- Sadece ürünlerde değil, hizmette de, süreç tasarımında da, iş modelinde de inovasyon olur. Bakkaldan süper markete geçmek bütün hizmet anlayışını, süreçleri ve iş modelini değiştiren bir anlayıştır. Bu değişimin içinde hiç yeni bir ürün olmasa da, bu gerçek anlamda bir inovasyondur. (Blue Ocean Strategy- Kim & Mauborgne)
- İnovasyon demek icat demek değildir. İcatlar birçok bilim dalından birçok bilim adamının birbirleriyle etkileşimiyle, uzun yılların birikimi sonunda ortaya çıkar. Şirketler, bilim insanlarının icatlarından yararlanır ve onların icatlarını inovasyon olarak pazara sunarlar. Buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon ya da cep telefonu gibi insanların hayatlarını kökten değiştiren inovasyonların kökleri icatlara dayanır ama icada dayanan inovasyonlar, inovasyon dünyasının çok küçük bir bölümüdür.
- İnovasyonların büyük bölümü bir ürün kategorisinde “daha iyisini”, “daha güzelini”, “daha hızlısını” yapmak üzerine yapılanlardır. Bunlara “iyileştirici inovasyonlar” (sustaining innovation) denir. İyileştirici inovasyonların temel özelliği, pazarda var olan ürünü veya hizmeti daha iyi yapmaya yönelik olmalarıdır. Bu inovasyonlar sayesinde şirketler, mevcut tüketicilere daha üstün teklifler sunarlar. Genelde ürün veya hizmet iyileştiği için daha yüksek fiyatla satılır. Sadece teknolojik ürünlerde değil hemen bütün piyasalarda iyileştirici inovasyonlarla şirketler daha üstün teklifler sunarlar. Bizim günlük hayatımızda karşılaştığımız inovasyonların çok büyük bölümü, “iyileştirici inovasyonlardır.” (Clayton Christensen)
- İyileştirici inovasyonların yanı sıra bir de “düzen bozucu inovasyonlar” (disruptive innovation) vardır. Düzen bozucu (ya da yıkıcı) inovasyonların çoğu, şaşırtıcı bir şekilde, sektör dışı rakiplerden gelir. Düzen bozucu inovasyonlar, söz konusunu ürüne henüz erişememiş kesimleri hedeflerler. Daha iyi, daha hızlı, daha güzel değil, aksine daha basit, daha kullanışlı, daha ucuz seçenekler sunarlar. Büyük bilgisayarların hakimiyetindeki pazara kişisel bilgisayarların gelmesi ya da süper marketlerin hakimiyetindeki pazara ucuzluk marketlerinin gelmesi veya CD hakimiyetindeki pazara Mp3’lerin gelmesi düzen bozucu (yıkıcı) inovasyon örnekleridir. Bunların hepsinde inovasyonlar mevcut ürünleri daha iyileştirmek yerine ürünleri daha da sadeleştirmiş, daha kolay kullanılır yapmış, daha ucuzlatmış ve o güne kadar sektörün hiç kullanıcısı olmamış insanları kullanıcı yapmıştır. Bu inovasyonlar teknolojik ilerleme barındırmaktan çok mevcut teknolojinin geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır. Bu inovasyonlar mevcut kabulleri, ön yargıları değiştirirler ve “yeni” bir durum yaratıp var olan pazarda bir kırılma yaratırlar. Pek çok yıkıcı inovasyon insanların yaşam biçimlerini de değiştirir. (Clayton Christensen)
Kimi yöneticiler inovasyonun kendi şirketlerinde yapılamayacağını, şirketin insan kaynağının veya koşulların inovasyon yapmaya uygun olmadığını düşünürler. Kimileri ise inovasyona ayıracak kaynakları olmadığını, bu işin kendilerine pahalıya mal olacağını düşünürler. Bazıları da sonuçlarını kısa dönemde göremeyecekleri için geleceğe yatırım yapmaya yanaşmazlar.
İnovasyon şirketin AR&GE bölümünün üstlendiği, diğer departmanlardan soyutlanmış bir iş de değildir. Aksine, inovasyon şirketin zihniyetiyle ilgili bir anlayış, yaklaşım ve yönetim biçimidir. Bu yüzden de inovasyon bir şirketteki bütün faaliyetleri kapsar ve herkesin bir ucundan tutmasını gerektirir.
İnovasyon sadece şirketin çalışanlarının değil, şirketin ilişkide olduğu tedarikçi, bayi gibi iş paydaşlarının da katkı vermesi gereken bir süreçtir. Daha verimli bir inovasyon ortamı için şirketlerin, değer ortaklarının katkılarını alacakları bir anlayışa sahip olmaları; kapılarını onların fikirlerine de açmaları gerekir.
İnovasyonların çoğunluğu bir alandaki yeniliğin veya bir çözümün başka bir alana yaratıcı bir şekilde uyarlanmasıyla yapılır. Bunun için şirketlerin kendi alanlarının dışındaki uygulamaları dikkatle takip etmeleri gerekir. Kendi sektörleriyle hiç ilgisi olmayan gelişmeler, birçok şirket için inovasyon kaynağı olabilir.
Şirketler için önemli olan sürekli inovasyon yapma yeteneği olan bir kültür yaratmaktır. Böyle bir kültür yaratmak için en büyük rol şirketin liderine düşer. Şirketin içinde inovasyona imkan sağlayan bir iklim yaratma konusunda kararlılık göstermesi gereken insan, liderin kendisidir.
Liderin inovasyona inanmadığı ve inovasyon için gerekli ortamı sağlamadığı bir şirketin inovasyon yapması mümkün değildir. Şirket içinde yaratıcı düşünme ortamının oluşması, yeni fikirlerin teşvik edilmesi ve çalışanların risk alabilmeleri, inovasyon kültürü yaratmanın ön koşullarıdır.
Her kurum, liderinin vizyonu, enerjisi ve oluşturduğu kültür ölçüsünde inovasyon yapar.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Steven Johnson, “Where Good Ideas Come From: The Natural History of Innovation”, Ted Lecture of The Book
- How to Capture The Essence of Innovation by David Smith and Craig Mindrum
- Innovation: Back to The Basics
- Scott Anthony, “How to Spot Disruptive Innovation Opportunities”
- Clayton M. Christensen, “Disruptive Innovation Explained”
- “Büyüme Uzmanından Yıkıcı Büyüme Taktikleri”, Capital
- “İnovasyon Uzmanlarından İlk Adım Taktikleri”
- “How We Rank The World's Most Innovative Companies 2014”
- Forbes, “World’s Most Innovative Companies”
- Oslo Klavuzu – Yenilik Verilerinin Toplanması ve Yorumlanması için İlkeler
- Oslo Manual, “The Measurement Of Scientific And Technological Activities Proposed Guidelines For Collecting And Interpreting Technological Innovation Data
- Wikipedia, Disruptive Innovation
- Clayton M. Christensen, “Disruptive Innovation”
- Ram Nidumolu, C.K. Prahalad, M.R. Rangaswami, "Why Sustainability Is Now the Key Driver of Innovation"
İnovasyon yazısı guzel olmuş. Bılgıler tek bir yerde toplanmış. Oxellıkle lınkleme cok hosuma gıttı. https://tkyheryerde.blogspot.com/?m=1
Kamu kurumlarının da inovasyona ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. En azından kaynakların heba edilmemesi noktasında bu başarı sağlanırsa ülkemiz insanlarının çok daha iyi bir hayat sürebileceği kanaatindeyim.
Merhaba,
İyileştirme kaygısıyla gerçekleşmiş inovasyonlarla daha çok karşılaştığımız yönündeki tespite katılıyorum çünkü yaratıcılığı destekleyen anlık ödüller ya da öneri ödüllendirme ve benzeri sistemler hemen devreye giremiyor ya da hiç yok diye düşünüyorum. Şirket kültürü ya da kimi liderlerin direnci nedeniyle düzen bozan inovasyonları yakalamak çoğunlukla zamana ya da şansa kalabiliyor. Bir fikri herhangi bir şirket belki on yıl sonra konuşabileceği bir konu ya da hayalcilik olarak görebilirken başka bir şirket aynı fikri hemen hayata geçirip mavi bir okyanus yaratabilecek yapıya sahip olabilir. Bence AR-GE bölümlerinin diğer bölümlerle iletişimi zayıf ya da hiç olmayan tüm şirketlerin, rütbesiz ortamlarda beyin fırtınalarına şiddetle ihtiyacı var ve aynı şekilde çalışanların da fikirlerine önem verildiğini göremeye. Buna dair en iyi örneklerinden birinin, 70 yıl önce basit bir pirinç pişiriciyle yola çıkan ve son ürünü Playstation ile yoluna devam eden SONY olduğunu düşünüyorum.
Saygılarımla,
Harika.