Kadınlar; güçlü önsezileri, gelişmiş empati güçleri, kolay iletişim kurma becerileri, uzlaşmaya daha yatkın olmaları ve sabırları ile iş hayatında erkeklerden farklılaşıyorlar. Kadınların bu özellikleri, onlara iş dünyasında büyük avantajlar sağlıyor ama maalesef bizim toplumumuzda kadınların iş gücüne katılımı dünya ortalamasının çok altında. Bizim toplumumuzda kadınların çoğu evlerinde oturuyor.
Erkek beyni nesnelerin nasıl çalıştıklarını anlamak ve sistemler inşa etmek için evrimleşmişken; kadın beyni daha fazla ilişki, iletişim ve empati kurma üzerine gelişim göstermiştir. Erkekler sol beyinlerini kullanırken kadınlar hem sağ hem de sol beyinlerini kullanabilme şansına sahipler. (Kadınlar Mantıksız! Erkekler Duygusuz!)
Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılımı dünya standartlarının çok altında.
Dünya Ekonomi Forumu her sene Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi (Global Gender Gap Index) yayınlayarak dünya genelinde kadın ve erkeklerin durumunu değerlendiriyor. Bu endeks hesaplanırken kadınların ekonomiye katılımı; eğitime, sağlık hizmetlerine erişimi ve siyasete katılımları dikkate alınıyor.
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2011 Endeksi’nde Türkiye, 135 ülke arasında 124’üncü sırada. İçinde yer aldığı Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ise sonuncu sırada yer alıyor. Kadın-erkek eşitliğinde en iyi ülke İzlanda. Norveç ikinci, Finlandiya üçüncü. Finlandiya’yı İsveç ve Yeni Zelanda izliyor. En sonda yer alan ülkeler ise Yemen, Çad ve Pakistan. Türkiye, en kötü on ülke arasına girerken pek çok yoksul ülkenin de gerisinde kalıyor. (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu verilerin 2009 yılına ait olduğunu, şimdi durumun daha iyi olduğunu söylüyor.)
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi verilerine göre kadınların en yüksek oranda iş hayatına katıldığı ülke, Danimarka. Danimarka’da her yüz kadından 71’i çalışıyor. İkinci sırayı %70 ile İsveç, üçüncü sırayı %66 ile Hollanda, dördüncü sırayı %65 ile Finlandiya, beşinci sırayı %62 ile İngiltere alıyor. Türkiye %22 ile AB ülkeleri içinde kadınların en az oranda çalıştığı ülke konumunda.
Üstelik son yıllarda bu oran, artacağına düşüyor. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün (KSGM) her yıl yayımladığı rapora göre, 1990’da %34 civarında olan kadınların işgücüne katılım oranı, 1995’te %30’a, 2000’de %27’ye, 2011’de ise %22’ye düşmüş. Türkiye’de tarımın toplam ekonomi içinde payı azaldıkça kadının çalışma hayatına katılım oranı da düşüyor.
Türkiye’de çalışan kadınların %42’si tarım sektöründe, %15’i sanayi sektöründe, %43’ü ise hizmetler sektöründe çalışıyor. (Türkiye İstatistik Kurulu hane halkı işgücü istatistikleri, Haziran 2012)
Kadınlar iş hayatına girseler bile yükselme şansları erkekler kadar fazla değil. Sadece mecliste (TBMM) değil, şirketlerde de yönetici koltuğunda çok az kadın oturuyor. Sanki bir yere kadar yükseliyor ama oradan sonra “cam bir tavana” çarpıp duruyorlar. Yönetici pozisyonunda çalışan kadınların, belirli bir aşamadan sonra yükselmelerini engelleyen faktörlerin toplamına “Cam Tavan Sendromu” deniyor. (Glass Ceiling) “Cam Tavan” benzetmesi, kadınların iş hayatında yükselmelerini önleyen “görünmez” engelleri anlatıyor. Maalesef bizim toplumumuzda sadece ofiste değil, sosyal alanda da kadınların üzerindeki cam tavanlar onların yükselmesine engel oluyor.
Kadın çalışsa da evdeki rolü hala birincil derecede öncelikli. Her durumda kadından iş hayatı ile aile hayatını dengelemesi bekleniyor. Hele işin içine bir de çocuklar girdiğinde kadınların aile sorumluluklarını ikinci plana atmaları neredeyse imkansız. Dolayısıyla kadınlar, çalıştıkları işyerlerinde yükselmek için mücadele ederken aslında erkek meslektaşlarıyla adil olmayan koşullarda yarışıyorlar.
Bizim toplumumuzda kadınların iş hayatına atılmalarını kendilerine tehdit olarak algılayan kocaların sayısı da az değil. Erkekler, eşlerin çalışmasını kendi “hükümranlıklarının” sonu olarak algılıyorlar.
Bir ülkede kadınların statüleri erkeklerle eşit seviyeye gelmezse o ülke gerçek anlamda medeni bir ülke olamaz. Gerek şirketlerde gerekse kamusal alanda karar verici pozisyonlardaki kadın sayısı artmadıkça toplumun refah düzeyi artmaz.
Öte yandan kadınlara fırsat verildiğinde, eğitimi ve mesleği olmayan kadınlar bile “inanılmazı” başaracak güçtedir. Prof. Muhammad Yunus bunu ilk gören öncülerden birisi. Muhammad Yunus, genç bir kadına bambu sepeti yapması için 6 $ kredi vererek başlattığı mikro kredi sistemi ve daha sonra kurduğu Grameen Bank ile elde ettiği başarılarla 2006 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Sosyal inovasyon niteliği taşıyan bu yenilikçi model sayesinde dünyanın birçok ülkesinde eğitimsiz kadınlar, çok küçük kredilerle kendilerini ve ailelerini geçindirecek işler kurdular. Çocuklarına bakıp onları okutabilme imkanına kavuştular, yaşadıkları toplumun refah seviyesini artırdılar.
Son yıllarda Türkiye’de de çok umut veren bir gelişme oldu. Kadınların üretime katılmasını sağlamak amacıyla İsrafı Önleme Vakfı (TISVA), “Ekonomiye Kadın Gücü” hareketini başlattı. Kadınların gelir getirici bir işe başlamalarına, işlerini büyütmelerine destek vermek amacıyla krediler vermeye başladı.
Bu girişimin finansmanı, uluslararası fonlardan, devletin sağladığı imkânlardan ve toplumun her kesimden insanın bireysel borç vermesi ya da bağış yapması ile sağlandı. (economiyekadingucu.com)
Bugün isteyen herkes ekonomiyekadingucu.com sitesinden Türkiye’nin kadınlarına bireysel borç verebiliyor. Bu program çerçevesinde, 2003 yılından 2012 yılına kadar 58 bin kadına 138 milyon lira kredi dağıtıldı. Bu krediler ihtiyaç sahibi kadınların sözlerine güvenilerek, karşılığında hiçbir teminat istemeden verildi. Kredi kullanan kadınlar, canlarını dişlerine takarak çalıştılar ve kredi borçlarını son kuruşuna kadar geri ödediler.
Kadınlara engel olmak aslında erkeğin kendi geleceğine camdan bir set oluşturması demektir. Hepimizin kadınların üzerine koyulan engellerle mücadele etmesi gerekir.
Ben kadına toplumda daha fazla yer açmamızın kendi geleceğimize, çocuklarımızın refahına, daha iyi bir ülke yaratma vizyonumuza yatırım yapmak olduğuna inanıyorum.
Daha çok kadının çalışması, kadınların yönetici konuma gelebilmeleri, sosyal alanda daha etkin olabilmeleri geleceğimize daha iyimser bakmamızın ön koşuludur.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Hanna Rosin A Woman’s Place, “The End of Men”
- Hanna Rosin: New Data on the Rise of Women, Ted Lectures
- Sheryl Sandberg: Why We Have too few Women Leaders, Ted Lectures
- Türkiye İşgücüne Katılım Oranı, TUIK Verileri, Eylul 2011-Eylul 2012
- OECD Factbook 2011-2012: Economic, Environmental and Social Statistics Employment
- UNDP Human Development Index
- OECD Female Labor Force Participation in Turkey Report, 2009
- Labour Force Participation Across Europe: A Cohort Based Analysis March 2012
- İlo Global Employment Trends for Women 2012
- Ricardo Hausmann, Harvard University,Laura D. Tyson, University of California, Berkeley, Saadia Zahidi, World Economic Forum, “The Global Gender Gap Report 2012”
- Dr. Müjgan Hacıoğlu Deniz ,Asst. Prof. Dr. Elif Haykır Hobikoğlu, “Cinsiyete Göre Gelişme Endeksi Çerçevesinde Kadın İstihdamının Ekonomik Değerlendirmesi: Türkiye Örneği”
- Türkiye İstatistik Kurulu Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, Haziran 2012
- Nediha Özgün Baltacı, “Mikrokredi: Kadınları Güçlendirme Mekanizması Olarak Mikrokredi Uzmanlık Tezi”, T.C. BAŞBAKANLIK Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
- International Human Development IndicatorsTurkey Country Profile: Human Development Indicators
- Metin Berber Prof.Dr.,KTÜ, IIBF , İktisat Bölümü Burçin Yılmaz Eser “Türkiye’de Kadın İstihdamı: Ülke Ve Bölge Düzeyinde Sektörel Analiz”
- Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi, Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve Yrd. Doç. Dr. Gökçe Uysal-Kolaşin Şubat 2010, “İstihdamda Dezavantajlı Grupların İşgücüne Katılımını Artırmak”, 2010
- Wikipedia, “Glass Ceiling”
- Viviane Reding, “It's Time to Break the Glass Ceiling for Europe's Women”, 2012
- Liesl Schillinger, “Throwing Stones at Glass Ceilings”, 2012
- “Good For Business: Making Full Use Of The Nation’s Human Capital”, A Fact-Finding Report of the Federal Glass Ceiling Commission Washington, D.C.
- Türkiye İsrafı Önleme Vakfı
- Muhammad Yunus Uluslararası Mikrofinans ve Sosyal Girişimcilik Merkezi
- Ekonomiye Kadın Gücü Projesi ve Muhammed Yunus Videoları, Okan üniversitesi
- Wikipedia, Muhammad Yunus
Cinsiyet ayırımı yapmadan liyakat ve yetenek gözetilerek oluşacak çalışma hayatında kadınların ekonomiye çok değer katacağını çok güzel ifade ettiniz. Kaleminize sağlık
Teşekkürler
Kadın iş hayatında ünvan ve yetki elde etse bile tüm bu yetkileri tam anlamıyla kullanması görünmez cam tavanlarla engelleniyor.
Rahat olamıyor. Benzer/eşdeğer yetki ve sorumluluktaki erkeklerden hem daha çok çalışıp hem de daha az kazanıyorlar.
Kılık kıyafet vb konularda erkekler daha rahat. Bir duş, basit ve rahat bir kıyafet ile pek çok firmada erkekler çalışabiliyor ancak kadından her zaman daha bakımlı olması bekleniyor.
Oysa bakımlı olmak da ciddi bir maliyet ve bu erkeğe kıyasla daha fazla olan ilave maliyeti hiçbir şirket karşılamıyor.
İyi eğitim almış, donanımlı, başarılı kadınlar entellektüel olarak kendileri kadar olamayan hemcinsleri tarafından da tepkiler alabiliyorlar.
Özetle, kadın olmak zor. Çok zor.
İş hayatında 20 senedir aktif çalışan bir kadın olarak, şu cam tavan denen şeyi sürekli reddederek, fakat reddetsemde orada olduğunu bilerek çalıştım.Tüm gücümle reddetmeye ve orada olduğunu bilmeye devam edeceğim.
Ne yazık ki ,bırakın normal ortalama bir türk erkeğini, entellektüel bir seviye tuttursada, eşitlikci bir dünya görüşünü savunsa da, kusura bakmasınlar, erkekler, kadına bakışlarındaki deformasyonu düzeltme konusunda aciz kalıyorlar.Her ne kadar sosyo-psikolojik-kültürel sebepleri bilsekte, bir bilinçlilik bir acizliği affedemiyor.
Bu iş hayatına daha çok kadın girecek, iş yerinde kafası cam tavana çarpacak, evde başarılı olmasından dolayı veya çabasından dolayı cezalandırılacak, ama durun bakalım, gün ola devran döne…cam tavanı bilen anneleriz, oğullarımız var yetiştirdiğimiz….sanırım toplumsal dönüşümün temelinde farkındalık var.
Bu kez, bir iş kadını olarak değil, bir kadın olarak yazdıklarınıza teşekkür ederim Temel bey.
Temel Bey,
Kadınların kapılarının birer birer kapatıldığı bugünlerde çok önemli olan bu konuyu çok güzel özetlemişsiniz. Çok teşekkür ederim. Özellikle işten çıkarmalarda ilk işine son verilen kadınlar olmakta. En iyi satışı yapan kadın satış elemanın ilk olarak işten çıkartılması yakın zamanda gördüğüm bir örnek.
Ümit Boyner dün TÜSİAD Başkanlık görevinin sona ermesi nedeniyle yaptığı konuşmasında "kadın olması nedeniyle pervasız saldırılara" uğramasına ilişkin gerçeği bir daha dile getirdi. Bu düzeydeki bir Başkanın yaşadıkları diğer kadınların iş dünyasında ve siyasette içinde bulundukları durumu çok açık göstermekte.
Bu nedenle yazınız ve üslubunuz bizler için ışık olmaktadır. sonsuz teşekkürler.
Değerli Dostum Temel Aksoy,
Her zaman olduğu gibi köşende bir kez daha ciddi bir konuya yer vermişsin.
Ülkemizde tarım dışında, sanayi, ticaret ve hizmetler kesiminde kadınların çalışma oranları düşük. Bu resmi rakamlara kayıt dışı istihdam eklense bile gene düşük kalıyor.
Erkeklerin terfi etmeleri,yönetim kademelerinde ilerlemeleri, mevki ve makam sahibi olmaları kadınlara göre daha fazla.
Bir zamanlar büyük bir banka şube müdürlerinin sayı olarak çoğunluğu kadın olduğu için kadın memur almamaya başlamıştı.
Bu konuda kamu ve özel kesimin önünde gidilecek bence uzun bir yol var.Bu yola ışık tutan, akıcı ve bilgilendirici yazına teşekkür eder ve en içten selamlarımı iletirim…