Nasıl her insanın karakteri varsa her şirketin de bir kültürü vardır. Bir şirketteki inançlar, değerler, anlayışlar ve kabuller, o şirketin kültürünü oluşturur. Kurumsal kültür, bir şirkette nelerin yapılıp nelerin yapılamayacağı, nelerin hoş karşılanıp nelerin yadırganacağı hakkında sessizce rehberlik yapar. Bir şirketin kültürünün parçası haline gelmiş davranış biçimleri çoğu zaman yazılı kurallardan bile daha baskındır.
Kültür, çalışanlara bir kimlik ve yön verir, insanların çalışma hayatlarına anlam katar, herkesi aynı değerler etrafında toplar.
Hiçbir şirketin kültürü kopyalanamaz. İnsanların DNA’ları gibi şirketlerin de kültürleri kendilerine özgüdür. Kültür, şirketi kuranların karakterlerini, dönemin koşullarını, çalışanların değerlerini ve o zamanın ruhunu yansıtır. Kültür, bütün bu etmenlerin bileşiminden oluşan elle tutulmayan ama bariz bir şekilde hissedilen soyut varlıktır.
Kültür bir kurumda insanları bir arada tutan “sosyal zamktır”. Bugün pek çok şirket, hedeflerini, stratejilerini, eylem planlarını kendi internet sitelerinde yayınlıyor. Onların rakipleri bu bilgileri öğrenmelerine rağmen kendilerine bir avantaj elde edemiyorlar; çünkü şirketlerin başarısını belirleyen ne hedefleri ne de stratejileridir. Başarıyı belirleyen, insanların bir arada nasıl çalıştıkları, nasıl işbirliği yaptıkları, bir iş yaparken ya da karar alırken neleri zımnen kabul ettikleri, birbirlerine nasıl davrandıklarıdır. Bunların hiçbiri bir başka şirket tarafından kopyalanamadığından, bir şirketin hedef ve stratejilerini şeffaf bir şekilde paylaşması, rekabete herhangi bir avantaj sağlamaz.
Bir şirketin kültürünü özümsemiş çalışanlar, hiçbir yerde yazılı olmasa da neyin önemli neyin önemsiz, neyin öncelikli neyin ihmal edilebilir olduğunu bilirler. Bu nedenle kurumların kültürlerini anlamak için söz konusu kurumda yeterince uzun süre yaşamış olmak gerekir. Bir kurumun kültürünü anlayanlar, kendilerine hiçbir talimat verilmese de neyin nasıl yapılması gerektiğini, hangi konulara hiç “girilmemesi” gerektiğini bilirler.
Değerler şirketin genelinde sessiz bir şekilde paylaşılan ideallerdir. Kültür ise bu değerlerin davranışlara, alışkanlıklara dönüşmesidir. Bir şirketin performansı da büyük ölçüde bu kültüre bağlıdır. Michael C. Mankins, kazanmaya odaklı bir kültür yaratmak için daha en başta, yüksek performansın, sonuca ulaşmanın, başarılı olmanın yönetim tarafından önemsenmesi ve desteklenmesi gerektiğini söyler.
Michael C. Mankins’e göre, bir şirketin “başarı kültürü” yaratmak için sahiplenmesi gereken değerleri şunlardır:
- Başta çalışanlar ve müşteriler olmak üzere herkesle kurulan bütün ilişkilerde dürüstlüğün esas alınması.
- Hedeflerle uyumlu kaynaklara sahip olunması.
- Herkesin sorumluluğunun ve kendisinden beklenen katkının tanımlanmış olması.
- Esnek bir yapının kurulması, değişim ve uyum yeteneğinin geliştirilmesi.
- Yaratıcı ve yenilikçliğin desteklenmesi.
- Pozitif anlamda hırslı, her gün daha iyiyi elde etmeyi isteyen bir anlayışın yaratılması.
Kazanmaya ve başarıya odaklı bir kültüre sahip olmak elbette önemlidir ama esas farkı yaratacak olan somut uygulamalardır. Bunun için
- Çalışanların üstlendikleri sorumluluklara paralel olarak ihtiyaç duydukları kaynakların da kontrolüne sahip olmaları.
- Çalışanların performanslarının hangi ölçütlere göre değerlendirileceğinin açık bir şekilde belirlenmesi.
- Çalışanların hedeflerini gerçekleştirirken kurum içinde kimlerin işlerini etkileyeceklerini bilmeleri ve girişimcilik ruhunun yükseltilmesi.
- Farklı birimlerin birbirlerinden destek alma kültürünün geliştirilmesi.
Performanstan bahsedildiğinde çalışanlar genelde kendi bireysel performanslarıyla daha yakından ilgilidirler. Birçok kişi kendi işini eksiksiz yapmayı, kendinden beklenenleri yerine getirmeyi yeterli bulur. Hâlbuki çalışanların kendi işlerinde başarılı olmaları kadar, şirketin genel performansını yükseltmek gibi bir sorumlulukları da vardır. Her çalışanın kendi işini başarması kadar, kurumsal performansı yükseltme sorumluluğunu da üstenmesi gerekir.
Üst düzey yönetimin tavrı, çalışanların sorumluluk almasını kolaylaştırdığı gibi zorlaştırabilir de. Bazı şirketler, şirketin kaderi üzerinde çalışanların önemli katkıları olabileceğini onlara hissettirirken bazı şirketlerde çalışanlar ne yaparlarsa yapsınlar şirketin geleceği üzerinde kendilerinin hiç bir etkisi olmayacağı hissiyle yaşarlar. Birinci grup şirketlerde sorumluluk almayı cesaratlendiren, teşvik eden bir sahiplenme duygusu yaşanırken ikinci grup şirketlerde herkes kendine söyleneni yapmakla yetinir.
Eğer şirketin kültürü, çalışanların sorumluluk almasını teşvik ediyorsa bütün çalışanların kendi işlerini şirketin ortak hedefleriyle ilişkilendirmeleri mümkün olur. Bu şirketlerde kurumsal performansı yükseltmek için birlikte çalışmaya gönüllü olma, başkalarıyla işbirliği içinde olma, yardımlaşma, uzlaşmacı olma gibi nitelikler de daha kolay gelişir.
Ben, çalışanların kendilerinden yardım istenene kadar olup biteni seyrettiği, liderlerin de bütün işleri üstlenen Süpermen gibi davrandıkları şirketlerin başarılarının sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum.
İşte tam da bu nedenle liderlerin şirketin içindeki herkesin potansiyelinden yararlanacakları, çalışanların gönüllü katılımlarını alacakları bir “kazanma kültürü” yaratmalarının önemine inanıyorum. Liderlik, herkesin içindeki en iyiyi ortaya çıkarma, çalışanları şirket vizyonunda birleştirip harekete geçirme; fikrin kimden geldiğine bakmaksızın en iyi fikirleri uygulama ve birlikte başarmanın yollarını açma işidir.
Liderlerin görevi, herkesin sorumluluk alarak şirketin performansına gönüllü katkı sunacağı, birbirine destek olacağı, katılımcı ve başarı odaklı bir kültür inşa etmektir.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Michael C. Mankins, "The Defining Elements of a Winning Culture", HBR
- Michael C. Mankins and Richard Steele, “Turning Great Strategy into Great Performance“, HBR
- Jeff Melton, Kevin Loh and Jolyon Dove, “Bringing Out The Best in Your Workforce: Using Employee Segmentation to Bring Out the Best in Your Workforce”
- Mark Gottfredson and Michael C. Mankins, ”Four Paths to a Focused Organization”
- Joanne Reid and Victoria Hubbell, “Creating a Performance Culture”, Ivey Business Journal March/April 2005
- Joanne Reid and Victoria Hubbell, “Creating a Performance Culture”
- Elaine D. Pulakos, Rose A. Mueller-Hanson, Ryan S. O’Leary, and Michael M. Meyrowitz “Building a High-Performance Culture: A Fresh Look at Performance Management“
- Creating a Performance Culture
- Carolyn Dewar and Scott Keller, “Three Steps to a High-Performance Culture”, HBR
- Alan Winberg, “A Culture of Performance for Managing Complexity”
- High-Performance Organizations, BCG
- “High-Performance Work Organizations”
- “Creating a Value-Centered Culture to Drive High Performance”
- Richard Barrett, “The Importance of Values in Building a High Performance Culture“
- Create a Culture That Drives Success, Not One That Makes You Feel Good
- Lloyd M. Field, “Culture And Corporate Success: How your Organizational Climate Sets the Stage for Success”
- Experts Say Success Starts with Culture

Bir yanıt yazın