Çocuklarımıza düşmemeyi değil, düşünce nasıl kalkacaklarını öğretmemiz gerekiyor. Hayat o kadar belirsizliklerle dolu ki insanın hep başarılı olması mümkün değil. Rüzgar bazen o kadar sert eser ki insan bir anda yerde bulur kendini. Maharet, düşünce kalkmasını bilmektir. Üstelik hata yapmak da yenilgiye uğramak da son derece öğreticidir. (Defalarca Yenildim Bu Yüzden Başardım)
Çoğu ağacın dalları fırtınada kırılır ama söğüt eğilir ve tekrar eski haline geri döner. Söğüt gibi olmasını bilmeliyiz: Kararlı ve sakin; eğilen ama kırılmayan.
Güçlü olmakla dayanıklı olmak aynı şeyler değil. İnsanların da kurumların da uzun dönemde ayakta kalmaları ne kadar güçlü değil asıl ne kadar dayanıklı olduklarına bağlıdır. Dayanıklı olmak, vazgeçmemek demektir. Dayanıklılık, olayları anlamlandırma, en sınayıcı koşullardan ders çıkarma; inancını, motivasyonunu yitirmeden devam etme gücünü kendinde bulma yeteneğidir.
Psikologlar dayanıklılığı, “yaşanan güçlükler karşısında gösterilen pozitif bir adaptasyon süreci” olarak tarif ediyorlar.
Dr. Maurice Vanderpol, kendisi gibi soykırım kamplarından kurtulanları gözlemlediğinde, bu insanların en önemli özelliklerinin -daha güçlü, daha kuvvetli olmaları değil- dayanıklılıkları ve mücadele becerileri olduğunu söyler. Dr. Vanderpol’a göre, içine düştüğü kötü bir durumda kişinin kendisiyle bile dalga geçebilmesi ve insanlarla bağ kurma arzusunu hiç kaybetmemesi, onun mücadele gücünü ve dayanıklılığını artırır. Bu, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.
Harvard Üniversitesi hocalarından Diane L. Coutu, “Dayanıklılık bir tür reflekstir; dünyayla yüzleşmenin ve onu anlamanın bir yoludur.” der.
Zorluklar karşısında mücadeleyi bırakıp kendini bırakan ve darmadağın olan çok insan vardır. Ancak kimileri de bir zorlukla karşılaşınca daha çok bilenir, daha çok çalışır ve kendilerini geliştirip yeni yollar bulur.
Dayanıklılık, kendimizi kurban gibi görmeyip elimizden geldiği kadar mücadele etmek ve sonuç alana kadar ipin ucunu bırakmamak demektir.
“Pozitif psikoloji” okulu, dayanıklılık üzerine en çok araştırma yapan sosyal bilim dalı. Onların yaptığı araştırmalar psikolojik dayanıklılığın, genetik olmaktan çok “öğrenilebilir” olduğunu gösteriyor. Amerikan Psikoloji Birliği (APA)‘ya göre dayanıklı insanlar:
- Sosyal destek alabileceği bir ilişki ağı olan,
- Sorunlara takılıp yılmak yerine geleceğe odaklanan,
- Değişimin kaçınılmaz olduğunu ve buna uyum göstermenin hayatın ta kendisi olduğunu düşünen,
- Sorunlardan kaçınmak yerine, onları aşma konusunda kararlı bir tutuma sahip,
- Kendini anlamak için çaba sarf eden; reddedilme hatta düşmanlık görme gibi olumsuz durumları bile kendini geliştirme fırsatı olarak gören,
- Kendisiyle barışık, kendine, sezgilerine güvenen,
- İyimser ama gerçekçi olan,
- Sadece başarısına değil, fiziksel ve ruhsal sağlığına da önem veren,
- Spor yaparak, meditasyon yaparak ya da ibadet ederek gündelik hayatın dışında kendine bir anlam bulan insanlardır.
Doğru davranışlar insanları daha güçlü kılıyor. Nietzsche’nin dediği gibi “Bizi öldürmeyen, güçlendiriyor.” Zorluklara maruz kalmak, eğer doğru bir psikolojiyle yaklaşırsak dayanıklılığımızı artırıyor. (İyimserlik Öğrenilir Mi?)
“Öğrenilmiş çaresizlik” teorisiyle meşhur olan Martin Seligman aynı zamanda “öğrenilmiş iyimserlik” kuramının da yaratıcısıdır. Seligman öğrenilmiş çaresizliğin pençesine düşmüş insanların başarısızlığı kalıcı gördüklerini, ne yaparlarsa yapsınlar sonucu değiştiremeyeceklerine inandıklarını ve bu durumun da onların dirençlerini kırdığını söyler.
Bunun tersine “Öğrenilmiş iyimserlik” ise bir işi başarmanın mutlaka bir yolunun olduğuna inanmak, yaşanan başarısızlığı geçici bir durum olarak görmek ve sorunlara çözüm geliştirmek için hamle üzerine hamle yapmak üzerine kurulu bir zihin durumudur.
Diane L Coutu, dayanıklı insanların üç temel niteliği olduğunu söyler:
1- Gerçekleri kabullenme kararlılığı. Çoğu insan, kötü bir durumla karşı karşıya kaldığında önce inkâra başvurur. Kübler-Ross modeli olarak bilinen “Kabullenmenin beş evresi” modelinin işaret ettiği gibi, insan bir yıkımla karşılaştığında önce bu durumu “inkar” eder. Sonra “kızgınlık” baş gösterir. Daha sonra gerçeğin tamamını değil bir kısmını kabul etme “pazarlığı” içine girer. Kişi durumuyla yüzleşmeye başladığında “depresyona” girer ve sonunda durumu “kabullenir.” Kabullenmek, yeni bir başlangıç demektir. Sorunları çözmek için önce onları kabullenmek gerekir. Gelişme, güçlenme ve olgunlaşma kabullenmeyle başlar.
2- Hayatın güzelliklerle beraber çirkinlikleri de barındırdığını, iyiliklerle birlikte kötülüklerin de olduğunu, yükselmenin de düşmenin de “doğal” olduğu bilincinde olmamız gerekir. En önemlisi de, hayatın her koşulda anlamlı olduğuna ve mücadeleye değer olduğuna inanmamız gerekir.
İnsanın önce yaşadığı zorlukları anlamlandırması, kendisini “kurban” psikolojisine sokmaması gerekir. Böyle davranabilmesi için insanların ilkeleri olması gerekir. Yaşadığımız her sorun karşısında sızlanmak yerine sahip olduğumuz, sevgi, hoşgörü, sorumluluk, dostluk, yardımlaşma, sadakat, mütevazılık, paylaşmak, tarafsızlık, cömertlik, olgunluk, güven, mertlik, merhamet… gibi değerlere sarılmamız gerekir. Hayatı sahip olduğumuz ve her birimiz için farklı olan bu değerler doğrultusunda yaşamamız gerekir.
3-Doğaçlama yeteneği. Bir sorunu eldeki mevcut imkanlarla çözme yeteneğidir. Bir sorunla karşılaştığımızda daha önce sahip olduğumuz imkânlardan yoksun olabiliriz. Dayanıklılığı yüksek insanlar, eldeki imkanları birleştirerek çözüm üretirler. Tasarım dünyasında “brikolaj” (bricolage) olarak bilinen bu yaklaşım, mevcut “krizi” atlatmaya yetecek “tamirat” yolları bulmak üzerine kuruludur. Bu tarz bir yaklaşım elbette uzun vadede en ideal ve nihai çözümü getirmez ama kriz durumlarında “hayat kurtarır”. Esnek ve dayanıklı olmak için doğaçlama yapmayı bilmek gerekir. Sorunlar karşısında eli kolu bağlı oturmak yerine, yapılabilecek olanın en iyisini yapmak üzere eldeki imkanlarla çözüme doğru yürümek gerekir.
Dayanıklılığın büyüklükle, güçle, kuvvetle ilgisi yoktur. Dayanıklı olmak demek, hayatta kötü günlerin de olduğunu kabul etmek, başımıza kötü şeyler geldiğinde isyan edip kendimizi kurban gibi algılamak yerine mücadele etmektir. Hayatın her koşulda mücadeleye ve yaşamaya değer olduğuna inanmaktır.
Ömrünün önemli bir kısmını Dr. Vanderpol gibi toplama kamplarında geçiren psikiyatrist Viktor Frankl, “Hayat, sorunlara çözümler bulmak ve her insanın kesintisiz olarak sorumluluk alması demektir.” der.
Hayatı -koşullar elverişliyken- yaşamak marifet değildir. Asıl marifet, bütün zorluklarına rağmen hayatın yaşanılır olduğuna inanmak ve bu inancı hiç kaybetmemektir.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Wikipedia, Kübler-Ross Model
- Kübler-Ross Model
- Elisabeth Kubler-Ross 5 Stages of Grief
- New Paradigms: Innovative Forms of Organization, Interview with Liisa Valikangas
- Gary Hamel and Liisa Välikangas, “The Quest for Resilience”, HBR, 2003
- Yossi Sheffi, “The Resilient Enterprise: Overcoming Vulnerability for Competitive Advantage”
- MIT Video Lecture of The Book, Yossi Sheffi, “The Resilient Enterprise”
- Presentation of The Book, Yossi Sheffi, “The Resilient Enterprise”
- Peter L. Bernstein, “Army Master Resilience Training”
- The Comprehensive Soldier and Family Fitness Program
- Michael D. Matthews United States Military Academy at West Point, Martin E. P. Seligman University of Pennsylvania, “Comprehensive Soldier Fitness Building Resilience in a Challenging Institutional Context”
- Dr. Maurice Vanderpol Talks about Facing History and Ourselves, Video
- Dr. Maurice Vanderpol
- Diane Coutu, “How Resilience Works - Improvising Your Way Out of Trouble”
- Diane Coutu, “How Resilience Works”, HBR
- Diane Coutu, “How Resilience Works”
- Eduardo de Oliveira Teixeira, William B. Werther Jr., “Resilience: Continuous Renewal Of Competitive Advantages”, HBR
- Ammanda Bullough, Maija Renko, “Entrepreneurial Resilience during Challenging Times”, HBR
- Gill Corkindale, “Resilience: How to Build a Personal Strategy for Survival”, HBR
- Robert Moritz, “In a Volatile World, Teach Resilience”, HBR Blogs, 2012
- Clark G. Gilbert, Matthew J. Eyring, Richard N. Foster, “Two Routes to Resilience”, HBR, 2012
- The Road To Resilience, APA Paper
- Professional Point--Resilience and Psychology: A Healthy Relationship, APA Paper
- T Nwachukwu, M Robinson, “The Role of Diversity in Building Adaptive Resilience”
- Patrick Reinmoeller and Nicole van Baardwijk, “The Link Between Diversity and Resilience”, MIT Press
- Martin E.P. Seligman, “Building Resilience”, HBR April 2011
- Wikipedia, Martin Saligman, “Learned Helplessness”
- Depression and Learned Helplessness
- Steven F. Maier, Christopher Peterson, and Barry Schwartz, “From Helplessness to Hope: The Seminal Career of Martin Seligman”
- Rick Olson, “Positive Psychology:Learned Optimism“
- Martin E. P. Seligman. Patricia Morgan, “Ideas from Learned Optimism”
- Ella Duvall, “My Best Bits: Learned Optimism by Martin Seligman”
Muhteşek bir yazı olmuş , gerçekten elinize ,emeğinize sağlık herkesin bu yazıyı okuyup bu bilinçte yaşaması dileğiyle.
Muhteşek bir yazı olmuş , gerçekten elinize ,emeğinize sağlık
Harika
Temel Bey,
Keşke daha önce yazınızı okumuş ve kabullenişin yeni bir başlangıç olduğunu öğrenmiş olsaydım.
Çok çarpıcı bir yazı, teşekkürler.
Saygılarımla,
Temel Bey ,
Kaleminize ve emeğinize sağlık…
Tebrikler.
Olağan üstü , tebrikler …
Bir çok yazınızı okumuştum. Bunu nasıl kaçırdım!
Beni etkileyen ifade; "Değişimin kaçınılmaz olduğu ve buna uyum göstermenin hayatın ta kendisi olduğu" dur.
Teşekkürler
“Hayat, sorunlara çözümler bulmak ve her insanın kesintisiz olarak sorumluluk alması demektir." Kaleminize sağlık.
Selamlar
Ö
Gerçekten ,hayat giriş dersi gibi önemli bir yazı yazmışsınız, elinize düşüncenize sağlık.. Yazılarınızı ve kitap tavsiyelerinizi dikkatle takip ediyorum.
Sayın Aksoy,
Yazılarınızın takipçisiyim…Öğrenilmiş iyimserlik yazınızı da çok beğendim.Size teşekkür ediyorum.
Saygılar
Temel Bey,
Yazılarınızı zaten okuyordum.Ama bu yazını gerçekten çok harika konuyu aktarmış.Gün geçtikçe daha çok imreniyorum sizden.
Sağlık ve sıhhatli olmanız dileğimle..
Saygılarımla
Değerli Dostum Temel,
Üniversitede dorukları bulutlu Erciyes dağını gören odamda müthiş makaleni okudum.
Esin kaynağı güzel yazılarına tekrar içtenlikle şükranlarımı sunarım.
İşletme ve özellikle pazarlama öğrencilerime yazılarını tavsiye ediyorum.
Kayseri’den selamlar…
Sevgili Temel,
Kalemine sağlık. Bir konu ancak bu kadar güzel toparlanabilir, insanlara dayanma gücü verir:)
Güne bu ufuk açıcı yazınla başlamak çok iyi geldi. Seni okuyanlar için önemli bir kazanç, bütün yazıların gibi…
Sevgiler,
Zerrin