Skip to main content

Sanatı Pazarlamak

24 Temmuz, 2012

“Sanat” ve “pazarlama” kavramları yan yana geldiğinde bazı insanlar bu birliktelikten rahatsızlık duyarlar.  Bu insanlar pazarlamayı, bir ürünü zorla satmak ya da ahlak dışı yöntemler kullanarak insanları kandırmak olduğunu zannettikleri için, pazarlamanın sanat gibi yüce bir kavramı kirleteceğini zannederler.  Sanatın pazarlanmasının,  sanata zarar vereceğini düşünürler.

Diğer taraftan sanatçıların çoğunluğu da,  sadece “sanat yapma” peşinde olduklarını; eserleriyle “kendilerini ifade etmek” dışında bir beklentileri olmadığını ve tabii pazarlamaya karşı olduklarını dile getirmeyi, bir sanatçı tavrı olarak benimserler.

Oysa pazarlama, sadece şirketler için değil aynı zamanda fikirler ve sanat için de vardır. Pazarlama bir anlayıştır. Pazarlama fikirleri, sanat eserlerini, hizmetleri, ürünleri, şehirleri ve ülkeleri insanlarla buluşturur. Pazarlama insanları; bir fikri, bir hizmeti, bir sanat eserini, bir ürünü ya da bir seyahati satın almaya ikna eder.

Hepimiz biliyoruz ki insanlar, ünlü sanatçıların eserlerini görmek isterler, oyuncuları meşhur olan filmleri izlerler, tanınmış yazarların kitaplarını okurlar. İşte sanatın pazarlaması bunun için vardır. Eğer sanat eserleri doğru ve  yaratıcı bir şekilde pazarlanmazsa, sanatçı hak ettiği değeri elde edemez.

Pazarlama, sanatla insanları buluşturacak; insanların sanata para ödemesini sağlayacak güce sahip bir disiplindir. Sanatın pazarlanması demek, sanatçının kendisini ve eserini anlatabilmesi, bu eserin gerçek değerini bulması ve doğru insanlara ulaşması demektir. Bu açıdan bakıldığında pazarlama, sanat için iyidir. Pazarlama, sanatçıya, yaratma özgürlüğü verir; gelir sağlar.

15. yüzyıl Avrupası’nda sanatçılara destek veren zengin aileler vardı. Rönesans İtalya’sında Medici gibi büyük aileler sanatçılara kol kanat geriyor, onların sanatlarını özgürce icra etmelerini sağlıyordu. Sponsorluk kavramı icat olmadan önce bile sponsorluk vardı aslında ve pazarlamanın kuralları pazarlama icat olmadan da işliyordu.

Bugün artık sanatın markalar tarafından desteklenmesine alıştık. Hatta bunu toplumsal bir sorumluluk olarak görüyor ve şirketlerin sanat faaliyetlerini desteklemesini bekliyoruz. Ancak sanatın pazarlanmasını hala yadırgadığımız için, kitapları hakkında konuşan yazarları, filmlerinin tanıtımını yapan oyuncuları kolayca eleştirebiliyoruz. Ben Türkiye’de her sene daha fazla sinema filmi, konser, sergi yapılmasının; daha çok kitap basılmasının, her gün yeni bir galeri açılmasının sanatın daha iyi pazarlaması sayesinde olacağına inanıyorum.

2012 Londra Olimpiyatları’nda kentin adeta bir açık hava müzesine dönüşmesi sanatın zekice pazarlanmasının bir örneğidir. Londra müzelerinin ardı ardına uluslararası sergiler açması; kentin parklarına, meydanlarına dünya çapında meşhur sanatçıların yapıtlarının yerleştirilmesi, sanatın kitlelere yaratıcı bir şekilde pazarlanmasının iyi bir örneğidir.

Sanatı pazarlamak

Eskiden kentler kendilerini üzüm festivali, kayısı festivali gibi tarımsal ürünlerle tanıtırlardı. Şimdi sanat ve film festivalleri ile özdeşleşen dünya kentleri birbiriyle yarışıyorlar. Cannes, Berlin Altın Ayı ya da Venedik film festivalleri sadece sinema endüstrisine değil, hiç şüphesiz o  kentin kalkınmasına da destek oluyor.

Yaratıcı bir şekilde pazarlandığında sanat, daha büyük izleyici kitleleriyle buluşma şansını elde eder. Bu sadece söz konusu eseri ya da sanatçıyı meşhur etmekle kalmaz, aynı zamanda daha çok  insanın estetik zevkinin ve hayal gücünün de genişlemesini sağlar.

Doğru ve yaratıcı bir şekilde uygulanan sanat pazarlaması, sanatın gelişmesine katkıda bulunduğu kadar, kültürel hayatın  zenginleşmesine ve insanların zevklerin incelmesine de hizmet eder.


Konuyla İlgili Makale ve Linkler

  1. Neil Kotler and Philip Kotler, “Can. Museums. Be. All. Things. to. All. People?”
  2. Joanne Scheff and Philip Kotler, “How the Arts Can Prosper Through Strategic Collaborations”
  3. Philip Kotler, “The Role Played by the Broadening of Marketing Movement in the History of Marketing Thought”
  4. Ideas into Action, Section 4, “Marketing Arts Acitivity to Communities”
  5. Dr. Peter Steidl, Robert Hughes, “Marketing Strategies for Arts Organisations”
  6. Barrie Arts and Culture Strategic Marketing Plan, “Creating Cultural Connections”
  7. Hye-Kyung Lee,“Rethinking Arts Marketing in a Changing Cultural Policy Context”
  8. Megan Axelsen , Dr Charles Arcodia, “New Directions for Art Galleries and Museums: The use of special events to attract audiences”, A Case Study of The Asia Pacific Triennial
  9. Dr Kim Lehman, “Investigating The Role of Marketing in Museum Management: Australia’s State Museums”
  10. Marketing Crafts and Visual Arts: The Role of Intellectual Property A practical Guide

Konuyla İlgili Kitap Önerileri

Yorumlar

Comments (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir