Bir zamanlar Ford ve Chrysler’de CEO’luk yapmış olan Lee Iacocca, bir liderin her şeyden önce “karakter sahibi” olması gerektiğini söyler. Karakter sahibi olmak “doğruyla yanlışın farkını bilmek ama daha da önemlisi, doğruları yapma cesaretini göstermektir.” der.
Peter Drucker liderliğin sorumluluk almak anlamına geldiğini çok sık tekrarlar. Ben günümüz liderlerinin alacağı en önemli sorumluluğun, organizasyonlarını daha fazla değer ve ilke odaklı yönetmek olduğu görüşündeyim.
İlkelerle yönetim söz konusu olduğunda kişiye ya da duruma göre bir uygulama yapılamaz. Barbara Lamberton bir yöneticinin karar verirken aşağıdaki altı soruya da cevap aramasının, alacağı kararın ahlak sınırları içinde kalmasını sağlar:
1. Bu yaptığım doğru mu?
2. Bu yaptığım adil mi ?
3. Bu karardan birileri zarar görecek mi? Bunlar kim?
4. Eğer bu kararım gazetelerin birinci sayfasında yer alsa kendimi rahatsız hisseder miyim?
5. Bu kararı aldığımı, aileme ve çocuklarıma rahatça söyleyebilir miyim?
6. Seneler sonra, bu kararı almış olmaktan utanır mıyım?
Etik (ahlak), öğrenilen ve yaşatılan bir olgudur. Eğer bir şirket değerler ve ilkelere göre yönetilirse o şirkette her çalışan bu değerlere uygun karar alma serbestliğine kavuşabilir. Böylece şirketin değerleri, herkese gerçek bir pusula işlevi görür. Çalışanlar şirket değerlerini ve ilkelerini bir kere öğrenip benimsedikten sonra artık kimsenin onlara ne yapmaları gerektiğini söylemesine gerek kalmaz.
Şirketlerin pusulası, sahip oldukları değerlerdir. Ortak değerleri benimsemiş bir şirket, bir bütün olarak ahenkli ve bir şekilde davranabilme imkanına kavuşur. Böyle bir şirkette çalışmak da bu şirketin müşterisi, tedarikçisi, satıcısı olmak da insana keyif verir.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Lee Iacocca
- “Principle-Centered Leadership”, Executive summary by Vadim Kotelnikov. Based on "Principle-Centered Leadership", Stephen R. Covey
- Maj Charles T. Barco, “Valuing Leadership in an Era of of Prophets, Politicians, and Pugilists”
- Sheila Murray Bethel, “Values Based Leadership Essentials for the 21st Century”
- Maria Gamb
- Etik, Wikipedia
- Ethics, Wikipedia
- Dr. Linda Ferrell,“Ethical Leadership”
- Joseph O’Connor, “Value Based leadership”
- Bob Rue, “Values-based Leadership: Determining Our Personal Values”
- Simon Webley, Elise More, “Does Business Ethics Pay? - Ethics & Financial Performance?: Ethics and Financial Performance”
- Harry M. Jansen Kraemer Jr , “The Only True Leadership Is Values-Based Leadership”
güzel bir makale tşk ederim kolay gelsin
Kelimelerin kavramları anlamak ve içselleştirmek konusunda önemi belki de tahmin ettiğimizden daha fazla. Türkçe’de gündelik hayatta "ahlak – ahlaksız" kelimelerini kullanırken iş hayatında "etik – etik değil" ifadelerini kullanıyoruz. Birisine "ahlaksız" dediğiniz zaman kesinlikle hakaret olarak algılıyor, ancak bir yöneticiye aldığı kararın "ahlaksız" olduğunu değil "etik olmadığını" söylüyorsunuz. İki kelimeye yüklenen anlamların farklı olması yarattığı duygusal etkiyi farklılaştırıyor. Ahlaksız derseniz konu kişiselleşecek ve maksadını aşacak. Halbuki "Etik değil" dediğiniz zaman o sanki kişisel olarak yönetici ile ilgili değil, o duvarda yazılı "Değerler" gibi olması gereken ve duruma göre olabilen/olamayan, o kurum içinde aslında o kadar da önemli olmayan, mutlaka arkasında mantıklı bir açıklaması olan şeyler gibi algılanabiliyor. Ancak sizin de bu yazıda ifade etmeye çalıştığınız aslında tam burada konunun/kararın kişiselleşmesi ve içselleşmesi gerekliliği değil mi?
Belki de iş terminolojisini bu bakış açısı ile gözden geçirmemiz gerekmez mi?