Bir insanın, bir otobüste kendi yerini yaşlı bir kadına vermesinin nedeni nedir? Sokakta yürürken, bazıları elindeki kağıt mendili atacak çöp kovası ararken, neden bazıları hiç düşünmeden yere atar? Neden bazı insanlar, gittikleri lokanta ve kafelerdeki tuvaletleri kendi evlerindeki gibi özenle kullanırken, bazıları oraya bir daha hiç dönmeyecekmiş gibi hoyratça kullanırlar? Neden bazı çalışanlar işyerlerini, kendilerine aitmiş gibi sahiplenirken, bazıları düşman malı gibi görürler?
İnsanların da, şirketlerin de davranışlarını belirleyen, onların sahip olduğu değerlerdir.
Bir bakkalın sahip olduğu dünya görüşü ve değerleri, onun davranışlarını belirler. O bakkalın yanında kısa bir süre çalışan bir çırak bile, bakkalın hangi değerlere sahip olduğunu kolayca anlar. Yanında çalışanların haklarını verip vermediği, müşterilerine ahlaklı davranıp davranmadığı, çevrede esnaflıyla kurduğu ilişkiler… Bu davranışların hepsinin arkasında, bakkalın sahip olduğu değerler vardır. İnsanlar bakkalın davranışlarından, onun hangi değerlere sahip olduğunu anlar.
Bundan uzun yıllar önce, bir işadamına, iş yaptığı bir şirketle olan ilişkilerindeki sorunları dile getirmiş, şirketin kendisinden memnun olmadığını, aynı şekilde davranmaya devam ederse, şirketin kendisi hakkında kötü konuşacağını söylemiştim. O da bana, “Bana paramı ödesinler de, arkamdan ne söylerlerse söylesinler.” diye cevap vermişti. Kuşkusuz, farklı değerlere sahip iki insandık; anlaşmamız mümkün değildi.
Bir bakkalın, kendi değerlerini yanındaki çırağına aktarması ve çırağın da zamanla bakkalla aynı değerleri benimsemesi nispeten kolay olsa da, yüzlerce binlerce kişinin çalıştığı büyük bir şirkette liderin kendi değerlerini, bütün çalışanlara aktarması kolay bir iş değildir. Büyük şirketlerde, kurumun benimseyeceği değerlerin neler olduğu ve bunların çalışanlara nasıl benimsetileceği, sistemli bir çalışma gerektirir.
Şirketler, kurucularının dünya görüşleri, yöneticilerinin ve çalışanların kim oldukları ve özellikle hangi sektörde iş yaptıklarına göre, kendilerine uygun değerleri seçmekle işe başlarlar. Bu aşamada her şirket, insan odaklılık, sorumluluk, özgünlük, bütünlük, doğruluk, cesaret, estetik, coşku, şefkat, adalet, saygı…. gibi onlarca değer arasından kendine uygun olanları seçer. Bazı şirketler üç, bazı şirketler beş altı tane değer seçer. Bu konuda kesin bir kural yoktur. Kendilerine kaç tane değer seçerse seçsinler esas iş, bundan sonra başlar. Şirketler bu değerleri, bütün çalışanlarına benimsetmek ve herkesin bu değerlere göre davranmasını sağlamak için sistemli bir çalışma yaparlar. Çalışanların bu değerleri içselleştirmeleri, uzun zaman alan, yönetimin ilgisini hiç eksik etmemesi gereken bir konudur.
Değerlerini çok iyi özümsemiş bir çalışan, bir müşteriyle ilişkisi sırasında, hayatında ilk kez karşılaştığı bir sorunu bile, hiç bir yöneticinin onayına ihtiyaç duymadan, en doğru ve en etkin şekilde çözebilir. Çünkü değerleri ona, doğru olanın ne olduğunu gösterir. Değerlerle yönetilen bir şirkette, çalışanlar hemen her durumda doğru yolu bulabilirler.
Şirket değerlerini her çalışanın benimsemesi, şirketin tek bir vücut gibi davranmasını sağlar. Değerler üzerine kurulu bir şirket kültürü –gözle görülmese de, elle tutulmasa da- dünyanın en sağlam yapısı olur. Değerlerini bütün çalışanlara benimsetebilen bir şirket, paha biçilmez bir üstünlük elde eder.
Anne babaların çocuklarına kendi aile değerlerini benimsetmek için çaba göstermelerinin nedeni, çocuklar evden uzaklaştıkları zaman, karşılaşacakları her durumda doğru kararı vermeleri, doğru tutumu takınmaları ve doğru davranışları sergilemeleri içindir. Çünkü insana her durumda doğru kararı verdiren, sahip olduğu değerlerdir.
Sağlam bir değerler sistemine sahip olan insanlar, onları kimsenin denetlemediği bir ortamda bile, doğru olanı yaparlar. İyiyi ve kötüyü, güzeli ve çirkini, doğruyu ve yanlışı, kendi başlarına bulurlar. Karar verirken kimsenin onayına ihtiyaç duymazlar. (Juan Carlos Jimenez)
Bir liderin de, bir değerler sistemi inşa etmek istemesinin sebebi, çok sayıda insanın çalıştığı bir organizasyonda her çalışanın, kimseye danışma gereği duymadan, doğru kararı alabilmesi ve doğruyu yapabilmesi içindir.
Şirketin değerleri, sadece duvarlarda yazılı birer süs olmayıp, şirketin bütün kararlarına gerçekten yön vermeye başladığı takdirde, şirket çok büyük bir rekabet avantajı elde eder. Çünkü, bütün ürünler, bütün teknolojiler, bütün stratejiler, bütün iş modelleri, rakipler tarafından taklit edilebilirken, tek taklit edilemeyen, şirketin sahip olduğu değerlerdir.
Bir şirketin, her gün aldığı onlarca, yüzlerce kararın kılavuzu, şirketin sahip olduğu değerlerdir. Başkaları için çok zor olan kararları, değerlerine sadık olan şirketler hiç zorlanmadan alırlar. Çünkü onların aklı çok berraktır, hangi yolun doğru, hangisinin yanlış olduğunu bilirler.
Değerler, insanların da, şirketlerin de pusulasıdır.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Harry M. Jansen Kraemer Jr , “The Only True Leadership Is Values-Based Leadership”
- Harry Jansen Kraemer
- Harry Jansen Kraemer, Website
- Simon L. Dolan and Yochanan Altman, “Managing by Values: The Leadership Spirituality Connection”
- Dr. Ken Blanchard, “Managing By Values”, CEO Refresher
- Shimon L. Dolan and Salvador Garcia, “Managing By Values In The Next Mılenıum: Cultural Redesign for Strategic Organizational Change”
- Jessica Amorteguı, “5 Reasons You Need To Instll Values In Your Organization”
- Mitja Gorenak, Suzana Košir, “The Importance Of Organizational Values For Organization”
- Glenn A. Williams, “Does The Presence or Absence of Virtues Define The Character of a Leader and Impact Performance?”
- Leadership That Gets Results: Lessons from Don Quijote
- “Developing a Virtuous Aspect of Leadership”
- “Values-Based Leadership”
- Mary Kay Copeland “The Emerging Significance Of Values Based Leadership: A Literature Review”

Çok teşekkür ederim mükemmel bir yazı olmuş. Ufkumu genişlettiniz. 🙂
Bir şirketin karakteri, şirkette çalışanların karakterlerinin ortalamasıdır.
Siz ne düşünüyorsunuz?
* Iş ilişkilerinde, bir şirketin herhangi bir departmanı ile iletişim kurduğunuz kişiler, o şirketin profilini mi temsil eder?
* Bir şirketin karakteri vardır da çalışanlarını bu doğrultuda mı belirler?
* Hatta şirketin dijital kimliği ve çalışmaları da çalışanların karakteri ile paralel midir?
* Mevcut bir şirket profili varsa, çalışanlar bu profile zamanla uyum sağlamak zorunda mı kalır?
* “Ben bu firma ile bir daha asla çalışmam, alışveriş yapmam” veya “Ben artık bu firma ile çalışacağım” dedirten; şirket profili midir yoksa muhatap olduğumuz çalışan karakteri midir?
Temel bey
Gercek hayatta , Yillar once uyardiginiz is adami arkadasinizmi halki cikti , yoksa sizmi ? demek istedigim suki DEGERden bahs ederken hep insanin aklina “Adalet” , “Calisganik” , “Sadaket” gibi seyler gelmesi gercek hayatta yanis yonendirmeye yol aca bilir . yani “Bana paramı ödesinler de, arkamdan ne söylerlerse söylesinler.” dusuncesi gercek hayatta daha yararli bir DEGER olabilir.
Behzad
Kısa dönemde karlı çıktı ama sonraları kimse onunla iş yapmadı
Temel Bey, ne önemli bir konuya değinmişsiniz.
Ben son beş / altı yıldır “değerlerin” yeniden milletin gündeme gelmesinin gerekliliğini düşünüyorum. Hatta bu konuda hep çevremle de konuştum ve akademisyenlerin de yer alacağı bir grupla yeniden kaleme alınarak bir araya toplanmasını kararlaştırdık, ancak devam edemedik. Özellikle gençler bu konuda daha az bilgili, bu nedenle de ilk okullarda okutulması bile gerekiyor.
Elinize sağlık
FT
Bu güzel yazınız ve tüm paylaşımlarınız için teşekkür ederiz. Ayrı bir ufuk çiziyor, bakış açımızı geliştiriyorsunuz. Değerlerini kaydenler değersiz hale gelirmiş. Çınar gücünü köklerinden alırmış ve temiz su kaynaklarıyla beslenirse asırlarca yaşarmış. Suyu kirlenen çınar ölürmüş. Evet, bizden ondan ders alarak uzun yaşamak, sürdürülebilir olmak istiyorsak muhakak değerlerlerimizden beslenmeliyiz diye düşüşünüyorum. Hoşça bakınız zatınıza. Recep Ali Topçu-Adell A.Ş.
Hoyratça her yere çöp atan ve çevreyi pisletmekten gocunmayan kişi ile çöp kutusu arayan ve çevreye karşı duyarlı kişi hiç aynı olur mu?
Değer içselleşmeli ve insan kendini değerli kılmalı…