Son yıllarda dilimize “cool olmak” diye bir kavram yerleşti. Türkçede tam karşılığını bulmak zor ama cool olmayı, “bir tarza sahip olmak”, “karizmatik olmak” ya da “havalı olmak” gibi tanımlamak mümkün.
Dick Pountain ve David Robins, cool olmanın muhalif bir tavrı simgelediğini ve köklerinin çok eskiye uzandığını söylerler. Cool kelimesi ilk önce, zenci hapishane mahkûmlarının tavır ve davranışlarını anlatmak için kullanılmıştır. Bir mahkumun cool olması demek, gardiyanların baskısına ve eziyetine umursamaz bir kayıtsızlıkla cevap vermesi demektir. Cool olmak, kendi onurunu korumak için otoriteyi görmezden gelmektir. Cool kavramı önce hapisanelerden Amerika toplumunun günlük hayatına sıçramış ve bu deyiş zamanla bütün toplumlara yaygınlaşmıştır. Cool olmanın kökeninde egemen gücün baskısına direnme vardır. Direniş şekli ise, egemen olanın baskısını kayıtsız bir tavırla yok saymaktır.

Cool kavramı, günümüze gelene kadar her kuşak tarafından yeniden yorumlandı ve anlamı değişti. Kökenindeki isyan anlamını korudu ama zamanla bu anlama bir de statü boyutu eklendi. Kendini beğenen bir kayıtsız kalma tavrına doğru evrim geçirdi ve bir ayrıcalık simgesine dönüştü.
Bugün cool olmak; güzel ya da yakışıklı olmaktan hatta zengin ya da güçlü olmaktan bile daha çekici bir özellik. Cool kişiler, cool yerler, cool markalar, cool kentler insanları kendilerine çekiyor.
Cool olmak kitlesel olmayı dışlar. Eğer bir marka kitlesel bir markaysa, cool değildir. Zaten bu nedenle popüler olmak için taviz vermeyenler daha cool bulunur. Kimse kendilerini izlemiyormuş gibi davranan insanlar cool olurlar.
Beş yıldızlı uluslararası otel zincirleri en üstün lükse ve konfora sahip olmalarına rağmen cool bulunmaz ama özgün tasarımı olan butik oteller, hiç popüler olmadan cool olabilirler. Cool markalardan kitlesel marka yaratmak zordur ama her cool marka iyi bir “niş marka” olma potansiyeli taşır.

Bir insanın nasıl cool olacağının tek bir cevabı yok. Üstelik cool olmak isterken insanın pek ala sıradanlaşması hatta bayağılaşması bile mümkün. Çünkü bir insanın cool olmak için kendini zorlaması, çaba göstermesi, debelenmesi kendisini o kadar cool olmaktan uzaklaşır.
Cool olmanın doğasında, hangi işi yaparsa yapsın, insanın o işi “çaba göstermeden” yapması gibi bir sır var. Fakat görünüşe de aldanmamak lazım. Çünkü görüntüde hiç çaba sarf edilmeden yapılıyormuş gibi gelen cool davranışların hepsi büyük bir çalışma sonucu elde edilmiş davranışlardır.
Cool olmak için insanın önce kendine özgü bir tavrı, bir davranışı ya da bir becerisi olması gerekir. Sonra bunu çok çalışarak sanki bu onun kendi doğasına aitmiş gibi bir mükemmelliğe ulaşması gerekir. En sonunda ise bu tavrı, davranışı ya da beceriyi sergilerken sanki hiç çalışmamış, sanki dünyanın en kolay şeyiymiş gibi bir rahatlık ve doğallıkla sergilemesi gerekir.
Zenci bir mahkumun kendisine yapılan maddi ve manevi her türlü eziyete hiç kılı kıpırdamıyormuş, hiç canı acımıyormuş, hiç ruhu zedelenmiyormuş gibi karşılık vermesinin altında da büyük bir çaba vardır. Görüntüde ise zarif bir çabasızlık.
Büyük komediyenlerin bizleri kahkahalara boğan şakaları da böyledir. Bu komediyenler her şaka için uzun süre çalışırlar ve sonunda şakalarını en doğru sözler, en iyi ses tonu, en güzel mimik ve vücut hareketleriyle bize tek cümlede söyleyiverirler. Bu cümle ağızlarından sanki öylesine, orada, o anda çıkmış gibi gelse de aslında arkasında büyük bir emek vardır.
İnsan hangi alanda cool olmak istiyorsa önce işin sırrını çözmesi sonra bu alana çok emek vermesi gerekir.
Not: Bu yazının ilk versiyonunu 31 Ekim 2010’da yazdım.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Carol Chapman, Amazing Brands: What they do and how they do it! The Brand Ascension Group
- Cool Hunter
- Cool Hunting
- Noah Kerner, Gene Pressman “Chasing Cool Book”
- The Springspotter Network
- CoolBrandsStories
- Harry wallop, “iPhone knocked off Cool Brands index by Aston Martin”, telegraph UK 28 September 2010
- Malcom Gladwell, “The Coolhunt”, The Newyorker, 17.03.1997
- Marco Pedroni, “From Fashion Forecasting to Coolhunting. Previsional Models in Fashion and in Cultural Production” 2010
- James "Dela" Delahunty “Levis designs Ipod compatible jeans”, 15.06.2006
- Nick Southgate Cogent, “Coolhunting With Aristotle: Welcome to the hunt”, WARC article
- Peter A. Gloor, “Coolhunting for Trends on the Web”, MIT Center for Collective Intelligence

Selamlar. Bütün söyledikleriniz, yorumlar ve kendi bildiklerim ışığında, Cool olmak bence nedir? Genel toplum kabullerinin baskısı altında kalmayacak derecede KENDİNE ÖZGÜ, DOĞAL TARZI ile hemen her alanda ve her konuda hayatını kaliteli şekilde sürdürmek hatta bu konuda Liderlik yapmak. (Takip eden değil, kayguya kapılmaksızın takip edilen olmak)
Öncelikle bu makaleniz için aklınıza ve bilgisel birikimlerinize teşekkür ederim.
Makalenin sonunda kendimi bir zenci mahkum gibi hissetmem çok tuhaftı.
Galiba Coolu bu kadar güzel anlatan da sizsiniz… Teşekkürler.
Cool anlamını çok merak ediyodum şimdi öğrendim
Çok iyi anlattınız gerçekten.Cool kelimesi hakkında bildiklerim doğru olup olmadıklarını, başka kaynaklara bakmak istemiştim ve benim bildiğimden daha “cool” bir anlamı varmış ‘cool’un.. Çok teşekkür ederiz 🙂
Çok güzel yorumamışsınız ellerinize sağlık başka sitelerde farklı anlatılıyordu ama benim aradığım cool buydu herkes birbirine saçların çok cool felan diyordu bende dalga geçerler diye anlamını sormadım direk google de buldum kendimi çok teşekkür ederimmm :))
çok dogruuu ya
cool olmak bence anlamlı-kabul edilebilir, algılanabilir farklılık yaratabilmektir.hemen her moda gibi bu kavramıda tüketmeyi seviyoruz, sığ ve anlamsız yaklaşıoöalrı cool tanımlamak gibi bir eğilimi etrafta çokça görüyorum.
Hazır laf açılmışken, Temel Bey’ in yazılarını "cool" bulduğumu ifade etmeden geçemeyeceğim.
Converse oldukça cool bir marka iken, şu anda gereğinden fazla popüler olmuş durumda. Bakalım Converse’ in düşüşü sırasında (gerçekleşirse)Tiger mı "cool" olacak yoksa başka bir marka mı? Her kategorinin bir cool markası olmalı belki de. Tüm kategoriler bir kağıda yazılıp, buna uygun marka stratejileri üzerinde düşünülebilir.
Sevgilerimle,
Mehmet Aksu
temelcim,süper yazı.eline sağlık.
sevgiler.
salih
Güzel bir yazı ellerinize sağlık. Lakin bizim insanımız "cool" olmakla "kıl" olmak arasında ince çizginin farkında değil. Memlekette herşey yanlış anlaşıldığı gibi bu tavır snob, ukala, kibirli gibi tabir ettiğim şekilde vücut buluyor. Ve malesef ortaya bir ortama girdiğinde selam vermekten, konuşmaktan aciz insanlar çıkıyor. Herkes kendini bu yönde zorladığı içinde ortaya konuşan değil trip yapan insanlar çıkıyor. Belkide bunların arasında karşısındaki insana sıcak davranmanın, alçak gönüllü olmanın zayıflık olduğunu düşünenler bile vardır diye düşünüyorum.
Temel Bey merhaba,
Öncelikle yazınız için tebrik ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Yine Türk markaları içindeki çok genel bir sorunu farklı bir bakış açısı ile ele almışsınız.
Benim gördüğüm, bu noktaya gelmemizdeki temel gerekçe marka yönetimi sürecine bulaşmak yerine yöneticilerin kısa vadede yüksek karlar elde etmek istemeleridir. Türkiye’de girişimcilik de her zaman dikiş tutturan birisinin arkasından yüzlerce kişinin birebir aynı iş üzerine yatırım yapması şeklinde gelişir gider.
Toplumda kabul gören bir davranış biçimi de olağan gibi olmak, herkesin yaptığını yapmaktır.
Lise sonunda kaç kişi tercihini puanı en yakın bölüme göre değil de, isteği ve yatkınlığı en fazla olan bölüme göre yapmıştır acaba?
Kaç kişi devlet kapısını aşındırmayı gözü kapalı reddedip kendini özel sektöre adamıştır?
Kaç kişi ailesinden evlenmesi yönünde baskı görmemiştir?
Kaç kişi düğününü hayalindeki gibi, müdahalelerden bağımsız yapabilmiştir?
Ne yazık ki bir uzmanlık alanında araştırmacı olmak, belli bir sanata yönlenmek gibi "niş" konularla uğraşmak da toplumda kabul görmez. Bu nedenle de herkes aynı dükkanların önündeki kuyruklara girer, bir sürü başka dükkan da bomboş kalıverir. Bu kişilerin oluşturduğu toplumda da cool olmak bir çok önyargıyla mücadele etmek anlamına gelir ki, yalnız bunu göze almak bile başlı başına bir cesaret işidir kanımca.
Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Kişisel ve kurumsal pazarlamanın temeli ‘cool’ olmaktan geçiyor diyebiliriz kısaca.