Drucker’ın, eğer yaşasaydı önümüzdeki ay (Aralık 2009) yüz yaşında olacaktı. Peter Drucker, yönetim disiplinini kuran ve bu disiplinin üzerine kendi adını kazıyan bir dahidir. Bugün hepimizin kullandığı vizyon, misyon, kurumsal sosyal sorumluluk gibi bir çok modern yönetim kavramını ilk kez Drucker ifade etmiştir.
Organizasyonlarda sorumluluğun dağıtılması (delegasyon) fikrini 1940’larda ilk ortaya atan odur. Daha 1950’lerde, “Müşterisiz iş yoktur. Bir işletmenin temel amacı müşteri yaratmaktır.” sözünü söyleyen de odur.
Drucker uzun bir ömür yaşadı, yüzlerce makale, onlarca kitap yazdı.
• Yönetim disiplini,
• Liderlik,
• İçinde yaşadığımız dünyanın nasıl değiştiği,
• Yönetim disiplininin dinamikleri ve geleceği,
• Girişimcilik ve inovasyon,
• Etkili karar alma,
• İnsanlarla ilgili karar almanın incelikleri,
• Toplumsal sorumluluk bilinci,
• Yeni düzende yeni şirket örgütlenmesi,
• Bilgi toplumu ve bilgi işçileri,
• Değişimi yönetmek,
• Kar amacı gütmeyen kuruluşların yönetimi,
gibi çok geniş bir yelpazede ilham veren, yol gösteren yazılar yazdı. Ben abartmayı sevmem ama Drucker’dan söz ederken kullandığım sıfatlar- abartsam bile- eksik kalıyor. Drucker, sadece yöneticilere değil, kendini geliştirmek isteyen insanlara ve bu dünyayı daha yaşanılır bir yer yapmak isteyen herkese ilham verdi.
Drucker hep “Doğru soruları” sordu ve bunlara doğru cevaplar verdi. Yöneticiler bir “yangın söndürme” telaşı içindeyken Drucker sakin tavrıyla bize önce “acil” olanla “önemli” olanı ayırmamızı ve sonra buna göre karar alıp eyleme geçmemizi önerdi.
Drucker, iş dünyasında “etkili” ve “etkin” arasındaki kafa karışıklığına değinen ilk düşünürlerden biriydi. Bu ayrım, “doğru işleri yapmakla”, “işleri doğru yapmak” arasındaki farkı ortaya koyuyordu. “Aslında hiç yapılmaması gereken işleri, büyük bir verimlilikle yapmak kadar boşa harcanan bir çaba olamaz.” derken hiç etkisi olmayacak işleri fevkalade etkin yapmanın anlamsızlığını anlatıyordu. Gerçekten de bugün hala birçok işletmenin iyileştirme yaptığı alanlar çoğunlukla “verimlilik” (etkinlik) üzerinedir. Hâlbuki asıl önemli olan etkili olacak alanları belirleyebilmektir çünkü sadece “verimli” olmanın tek başına bir rekabet avantajı sağlamayacağı, asıl neyin etkili olacağını belirlemenin sonuç getireceği açıktır.
1930’larda yazdığı ilk makale “Ekonomik İnsanın Sonu” (The end of economic man) ve 1940’ların başında yazdığı ikinci makale “Sanayi İnsanın Geleceği” (The future of industrial man) onu büyük üne kavuşturdu. Bu makaleleri yazdığı yıllarda henüz kimse onun dile getirdiği konuları tartışmıyordu. 1940’larda sanayi sonrası toplumu tarif etmeye başlamıştı bile. Her zaman çağının çok ilerisinde bir vizyona sahipti. Soyut ve karmaşık konuları inanılmaz sadeleştirme yeteneği ve keskin bir öngörü kabiliyeti vardı. Sadece yönetim ve strateji alanında değil, pazarlama konularında da ilham veren görüşleri vardı. Örneğin bundan elli sene önce, pazarlama sadece ürün özellikleri etrafında yapılırken Drucker, “İnsanlar duygularıyla satın alır. ” demişti.
Drucker’ın ele aldığı konuların çeşitliliği, sorduğu soruların yerindeliği ve verdiği cevapların doğruluğu şüphesiz onun entelektüel derinliğinin bir yansımasıdır. Drucker, bireyden topluma hemen her alanda geleceğin dünyasını tarif ederken Verdi operalarını, Antik Yunan heykellerini, Cizvit Rahiplerini, Napolyon’u, Mozart’ı anlatan bir yazardı.
Onu defalarca okumaktan bıkmıyorum, çünkü söylediklerinde sadece bilgi değil bilgelik de buluyorum. Bugün yazılan çoğu yönetim kitabı onun yazdıklarının tekrarıdır. Bir çok ünlü yazarın çok satan yönetim kitabı Drucker’ın söylediklerinin derlemesidir. Evet tekrar edeyim: Amerika Birleşik Devletleri’nde her biri milyondan fazla satan çok ünlü yönetim gurularının yazdıkları kitapların çoğu, Drucker’ın yıllar önce söylediği düşüncelerinden derlenmiş ve güncel örneklerle süslenmiş kitaplardır.
Dört yüz sayfalık bir yönetim kitabı, aslında Drucker’ın on sayfalık bir makalesinin genişletilmiş hali olabilmektedir. Buna benzer sayısız örnek vardır. Drucker sayesinde meşhur olmuş birçok yazar ve yönetim gurusu vardır.
Drucker 1980‘lerde, “Serbest pazara inansam da, kapitalizm hakkında ciddî şüphelerim var.” diyordu. Bir tepe yöneticisinin, en düşük maaş alan işçinin yirmi katından fazla maaş almasını eleştiriyor; bireysel çıkarların toplumsal çıkara üstün tutulduğundan yakınıyor ve bu durumu ahlâkî ve sosyal olarak affedilemez buluyordu. Drucker, ” Bunun için çok büyük bedel ödeyeceğiz.” diye uyarıyordu. Dediklerinin hepsi gerçekleşti ve biz onun 1980‘de söylediğini otuz sene sonra daha yeni tartışmaya başlıyoruz.
Drucker, insanları suçlamak yerine her zaman sorunların köküne inip, bunların esas nedenlerini bulmaya çalıştı. Vardığı sonuçları ise son derece yalın ve doğrudan bir biçemle anlattı.
Japonya, Kore ve Tayvan gibi uzak doğu ülkelerinin Avrupa ve ABD’nin önüne geçtiğini, doğunun batıya girişimcilik ve yenilikçilikte fark attığını açıklıkla dile getirdi. Drucker bu görüşlerini dile getirdiğinde henüz kimse Uzak Doğu Mucizesi‘nden haberdar değildi.
Drucker inovasyonun CEO’nun görevi olması gerektiğini söylediğinde ve inovatif organizasyonların işleyişinin nasıl olması gerektiğini tarif ettiğinde henüz bu konuları konuşan kimse yoktu. İnovasyon konusunu ilk dile getirdiğinde inovasyon kitaplarının “best seller” olacağı 2000‘li yıllara daha otuz yıl vardı.
Drucker, Amerika Birleşik Devletleri‘nin en gözde yöneticilerini “Kendinizi beğenmişliğinizi farkedin ve bunun sizi yetersizliğe sürüklediğini görün.” diye uyaran ilk düşünür oldu.
Drucker birçok konuyu sadece ilk söyleyen olduğu için değil en iyi anlatan kişi olduğu için de önemlidir. Drucker ne söylediyse çok yalın ve çok güzel söyledi. Sadece soruları değil cevapları da sade ve anlaşılırdı. Kafamızı karıştırmadan değişen dünyayı anlamamızı sağladı. Zihnimizi açmayı, karmaşık olanı sadeleştirmeyi başardı.
Drucker, her biri çok değerli ve çığır açan çok önemli şeyler söyledi:
• “Bir organizasyonun amacı, sıradan insanların sıra dışı işler yapabilmesini sağlamaktır.” (The effective executive– HBR 1963)
• “Bugün hepimizin kendimizi yönetmeyi öğrenmesi gerekiyor”, (Managing Oneself– HBR 1999)
• “Bir zamanın başarılı şirketlerin artık başarısız olmalarının sebebi hantal, kendini beğenmiş, bürokratik olmaları değil, iş tariflerinin çağa uymamasıdır” (The Theory of the Business – HBR1994)
• “Etkili yöneticiler çok değil, az sayıda önemli kararı almayı amaçlamalıdırlar.”- HBR (Effective decision– HBR 1967)
• “Yöneticinin birinci ödevi, elindeki kaynaklarla en iyi sonucu almaktır” (The effective executive– HBR 1963)
• “Eğer tutkunuz ve aklınız varsa, nereden başlarsanız başlayın zirveye tırmanabilirsiniz.” (Managing Oneself– HBR 1999)
• “Yarının lideri karizmasıyla liderlik edemeyecek. Diğerlerinin verimli çalışabilmesi için esasları bulmak zorunda olacak”. (Information society – HBR 1997)
• “Pazarlama ve inovasyon sonuçları üretir, geri kalan her şey maliyettir.” (Innovation and entrepreneurship – HBR 1985)
• Bütün başarılı girişimcilerin ortak noktası belirli bir kişilik değil, sistemli inovasyona olan bağlılıklarıdır.” (The discipline of innovation – HBR 1985)
Ben Drucker’dan çok ilham alıyorum. Görüşlerinin esasları kadar bu görüşleri ortaya koyma tarzındaki dolaysızlık ve sadelikten de etkileniyorum. Drucker, 2005 yılında, doksan beş yaşında öldü. Hayatında hiç yöneticilik yapmadı.
Hiç yöneticilik yapmamış bir insanın 21. yüzyılın yönetim anlayışına bu kadar güzel bir ışık tutabilmesine hayret ediyorum.
Bu yazıyla ilgili olarak aşağıdaki makaleleri ve linkleri öneririm :
1. Peter Drucker kitapları :
http://www.amazon.com/Peter-F.-Drucker/e/B000AP61TE/ref=sr_tc_2_0
2. Peter Drucker’s HBR Articles (Peter Drucker’ın Harvard Makaleleri) :
What Makes an Effective Executive, June 2004
They’re Not Employees, They’re People, February 2002
Managing Oneself, March–April 1999, republished January 2005
The Future That Has Already Happened, September–October 1997
The Information Executives Truly Need, January–February 1995
The Theory of the Business, September–October 1994
The Post-Capitalist Executive: An Interview with Peter F. Drucker, May–June 1993
The New Society of Organizations, September–October 1992
The New Productivity Challenge, November–December 1991
Reckoning with the Pension Fund Revolution, March–April 1991
The Emerging Theory of Manufacturing, May–June 1990
What Business Can Learn from Nonprofits, July–August 1989
Management and the World’s Work, September–October 1988
The Coming of the New Organization, January–February 1988
How to Make People Decisions, July–August 1985
The Discipline of Innovation, May–June 1985, republished August 2002
Our Entrepreneurial Economy, January–February 1984
Behind Japan’s Success, January–February 1981
New Templates for Today’s Organizations, January–February 1974
What We Can Learn from Japanese, Management March–April 1971
The Effective Decision, January–February 1967
The Big Power of Little Ideas, May–June 1964
Managing for Business Effectiveness, May–June 1963
Big Business and the National Purpose, March–April 1962
3. Peter Drucker Enstitüsü :
http://www.druckerinstitute.com/
4. Drucker’ın Türkçe’ye çevrilmiş kitapları :
5. Peter Drucker üzerine yazılanlar :
http://harvardbusiness.org/search/Peter%2520Drucker/
6. William Cohen “A class with Drucker”, Amacom 2008 :
http://search.businessweek.com/Search?searchTerm=Peter+Drucker&resultsPerPage=20
Peter F. Drucker ; yönetim ve ilgili kuramlarla yapmış olduğu değereli çalışmalarla iş dünyasına ve tüm yönetim kadrolarına yol gösterici olmuştur. Kendisinden en çok etkilendiğim ”doing things right ” effectiveness doğru işi yapmak ile ”doing things right ” efficiency işi doğru yapmak arasına göstermiş olduğu ince çizginin ne kadar önemli ve fayda olduğdur.
Bir önemli söylemide de ”Stracture follows Strategy ” yapıyı strateji belirler , stratejinize göre organizayonu oluşturmak .
Bu arada Drucker’ı çok güzel ifadelerle değerelendirmeniz dolayı teşekkür ederim.
[…] disiplininin babası olan bu adamın ortaya attığı kavramların temellerini anlamakta fayda var. Temel Aksoy’un deyişiyle “Peter Drucker, yönetim disiplinini kuran ve bu disiplinin üzerine kendi […]
Vay canına ne güzel bir Drucker yazısı olmuş. Teşekkürler!
Drucker üniversite yıllarımda seni çok okudum. Sadece yöneticiler değil bütün genç ve yaşlı herkes bu dahi yönetim gurusunu okumalı. Hele etkili yöneticinin seyir defterini okumayanı yönetici yapmamalı
Merhaba Rıfat Bey,
Peter Drucker’ı bilmiyorum; ama ondan yüzyıllarca önce, Sun Tzu "Mavi Okyanus Stratejisi"nden adını koymadan, Savaş Sanatı kitabında özetle şu şekilde bahsetmiş: "Mükemmellik her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır."
Sanırım Sun Tzu’nun Savaş Sanatı kitabı, ya da bu kitapta bahsettiği Savaş Stratejisi’nden hareketle yazılan strateji kitapları da (Temel Bey’in blog’unda bununla ilgili uzun bir liste mevcut) tekrar tekrar okunmayı hak ediyor…
Saygılarımla,
Temel bey,
Şimdi arşivinize bakmadan tembelce soruyorum. Mavi okyanus/kırmızı okyanus konseptinide önceden görmüş mü yoksa Drucker? Görmüşse şaşırmam belki sadece adını koymamıştır gibi geliyor bana. Yine güzel yazılardan biri olmuş, teşekkürler.
Drucker’ın bana farklı gelen diğer bir özelliği, yazılarında daha önce o alanla ilgili yazılmış çizilmiş olanları klasik bir şekilde anlatıp, işte bunun şusu eksik, şunun busu eksik falan gibi, alıntılar üzerine bina edilmiş, diğerlerinin kritiği üzerine oturan bir üslubunun olmamasıdır. Diğerlerinin görüşlerini bilmemesi mümkün gelmiyor. Daha zor olan da herhalde bu. Diğerlerinin görüşlerini bileceksin, ama tam da yazmaya başlamadan önce her şeyi bir kenara bırakacaksın, bir nevi unutacaksın. Kafana göre takılacaksın. Kimsenin görmediği pencerelerden bakacaksın. Kimsenin bilmediği başlıklar açacaksın. Kimsenin yürümediği yollara çıkacaksın…
1994 yiliydi sanirim, ilk kez Drucker’i okudugumda.
Isletme Bolumu ogrencisiydim. Gelecek icin Yonetim’di ilki.
Gorusleri cok etkilemis ve dusunmeye sevketmisti.
Ardindan Kapitalist Otesi Toplum geldi (1995)
Drucker’a ait ovdugunuz sadelik ve guzel anlatim ozelliklerinde hakkaten cok haklisiniz. O yasimizda bize nice seyi anlatabildi.
sizden farkli olarak, hayret ettigim sey bu sade ve dolaysiz anlatimi degildir.
Yazdiklarini okurken daha cok, bir filozof olarak bircok ayri disiplinden bilgiyi yeteri kadar ve zamaninda bir araya getirip dusunebilme yetenegine bakakalmisimdir.
Elbette anlatimindaki sadelik ve dolaysizlik bununla ilgilidir, katiliyorum.
Ancak asil hayretim 95 yil omuzlarinin uzerinde tasidigi o yuvarlagin icindeki zihnin yapisidir. Nasil isledigi, gozlemledigi ve anlatima cevirebildigidir.
Sevgili Temel,
Peter Drucker kadar isabetli bir konu seçemezdin herhalde. hani “her derde deva” derler ya… Peter Drucker benim için de her sorunun çözümüne giden yolun açılımı olmuştur.
1970’li yılların sonunda petrol krizi patlamışken Amerika’da hocalarımdan biri bana Peter Dructer’in “Managing in Turbulant Times” isimli kitabını önermişti. Geçtiğimiz yaz bu kitabı yeniden okudum. Yani Wall Street duvarlarının çatlamasından bir kaç ay önce.. Sanki Drucker tüm zamanların sosyolojik olgularının altına serilecek bir halı armağan etmiş bize diye düşündüm. Her ne yazdıysa, söylediyse,ima ettiyse tüm zamanlar için geçerli…
Jim Collins’in “Built at last” isimli kitabının önsözünde Collins’in kitabın yayımlanmasından önce Peter Drucker’a yaptığı bir ziyaretten söz edilir. 90’lı yaşlarındaki bilge bu ziyaret bitiminde Collins’e “Sizden ne kadar çok şey öğrendim” diyebilecek kadar alçak gönüllüdür.
Drucker Günlüğü ise bu usta ile buluşmak isteyenler için bir başlangıç kitabı olabilir sanki. 365 günün her birinde işinizle ilgili nereye odaklanmanız gerektiğini veren muhteşem bir yapıt.
Dünya ve Türkiye ekonomisinin böyle bir gündeminde, gelecek için belirsizliklerin, karamsarlıkların yoğun olduğu bir ortamda bizlere Peter Drucker’ı anımsattığı için teşekkürler.
Salim
teşekkürler…
Temel Bey, Peter Drucker hakkında pek fikrim yoktu yazınızı okumadan önce. Ama HBR’den hemen takibe başladım. Teşekkürler
Temel Bey,daha önceki yazilariniz sayesinde Peter Drucker in”21.Yüzyil icin Yönetim Tartismalari”adli kitabi ile tanistim.Bana büyük katkilari olduguna/olacagina inaniyorum.Tesekkürler
Peter Drucker, bazı kitaplarını okuduğum bir yazardı. Ama açıkcası sizin anlattığınız kadar önemsediğim biri değildi.
Galiba tekrar Drucker okumaya başlamam lazım. Yeni keşifler yapmak, yeni heyecanlar yaşamak için. Bakalım nasıl bir serüven olacak.
Teşekkür ederim hem yazı hem ilhamınız için.