Bugün yaşadıklarımız gelecek hakkında ipuçları verir. Mesela Suriyelilerin kitlesel göçünün ülkemizde kalıcı değişiklikler yapacağını öngörmek kehanet değildir. Hatay’ın nüfusu içinde Suriyelilerin oranını, İstanbul Fatih’te günlük hayatta Suriyelilerin etkisini gözlemlemek ve bu gelişmelerin bizi nasıl bir geleceğe hazırladığını tahmin etmek zor değil.
Peter Drucker’ın dediği gibi bir ülkenin demografik yapısında meydana gelen önemli değişiklikler gelecek hakkında güvenilir tahmin yapma imkanı verir.
Teknolojik inovasyonlar da tıpkı nüfus hareketleri gibi gelecek hakkında önemli ipuçları verir. Fakat çoğu zaman bu yeniliklerin etkilerini bilmek bile geleceğin toplumunun nasıl olacağını tahmin etmeye yetmez. Çünkü teknolojik bir inovasyonun daha önce mümkün olmayanı mümkün kılması onun mutlaka toplum tarafından benimseneceği anlamına gelmez.
Mesela internetin yaygınlaşmaya başladığı yıllarda çoğu fütürist, insanların işyerlerine gitmeden evden çalışacaklarını, uzun yolculuklar yapmak yerine video konferanslar yapacaklarını, bütün bu gelişmelerin başta havayolu ve turizm sektörlerini derinden etkileyeceğini tahmin etmişlerdi. Oysa gelişmeler hiç de beklendiği hızda olmadı. İnsanlar hala yüz yüze görüşmeyi, aynı mekânda çalışmayı tercih ediyorlar.
2020 küresel virüs salgınının uzaktan çalışma ve video konferans gibi davranışları ne kadar yaygınlaştıracağını henüz bilmiyoruz.
Savaşlar ve salgın hastalıklar da toplumda önemli davranış değişikliklerine neden olur. Mesela birinci ve ikinci dünya savaşlarında ekmeği karneyle satın almış nesiller ömürleri boyunca aşırı tasarruflu davrandılar. Yaşadıkları kıtlık onları o kadar etkiledi ki savaş sonrası bolluk yıllarında bile dilediklerince tüketemediler.
2020 Coronavirüs salgını da izleyen yıllarda insanların temizlik ve fiziksel yakınlaşma anlayışlarını değiştirecek. İnsanlar yaşadıkları bu ilk küresel salgından sonra kişisel hijyenlerine daha çok özen gösterecekler. Ayrıca Türkiye gibi sevgisini dokunarak ifade eden toplumlarda selamlaşan insanlar herkesle sarmaş dolaş olmayacaklar.
İnsanların bazı davranışları üzerindeki etkilerini kestirmek mümkün olsa da bu salgının geleceğin toplumunu nasıl şekillendireceğini tahmin etmek mümkün değil. Coronavirüs salgınından sonra bizi nasıl bir dünyanın beklediğini henüz kimse bilmiyor.
Bugün dünyanın her köşesinde, hayatta kalma ve daha iyi yaşama dürtüsü ile her insan, her aile, her şirket ve her toplum kendini yeni koşullara uydurmak için bir büyük bir çaba sarf ediyor. Bu sürecin sonunda insanlar bazı alışkanlıklarını terk edip yeni davranışlar edinecekler.
Şirketler iş yapma biçimlerini değiştirecekler, ürün ve hizmet inovasyonlarını hızlandıracaklar. İnsanlar bazı ürün ve hizmetleri hayatlarından çıkarıp yenilerini kullanmaya başlayacaklar.
Hükümetler yeni yasalar koyup toplumsal hayatın işleyişini değiştecekler. Uluslararası ilişkilerde yeni bir düzen oluşacak.
Bütün bunların sonunda adına “yeni normal” diyeceğimiz bir dünya düzeni ortaya çıkacak. Ama bu kadar karmaşık ve çok boyutlu bir süreç sonunda ortaya çıkacak yeni dünyayı şimdiden görebilmek mümkün değil.
Ama daha şimdiden geleceğin toplumundan haberler getiren sözde uzmanlar konuşmaya başladı bile. Her biri geleceğin şirketlerinin nasıl iş yapacağı, insan ilişkilerinin nasıl olacağı, hangi ürün ve hizmetlerin daha çok satacağı, toplumsal düzenin nasıl olacağı hakkında kesin bilgilere sahip.
Bence yeni dünyanın nasıl bir yer olacağını tahmin ettiğini söyleyen kim varsa ya ne dediğini bilmiyordur ya da şarlatandır.
Bizim üzerimize düşen, belirsizliği kucaklayan bir zihniyetle kendimiz, sevdiklerimiz ve toplumumuz için elimizden gelenin en iyisini yapıp yeni düzene hızla uyum sağlamak için çaba göstermektir.
Toplumlarda değişim kaçınılmaz bir olgu..Ancak bazı önemli olaylar, değişimi hızlandırmakta; örneğin büyük savaşlar..veya büyük salgınlar, büyük iklim değişiklikleri, büyük depremler..İnsanoğlu bu tür felaketlerde mutlaka yeni buluşlar, yeni fikirler üretebiliyor.
Bence de artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Sanırım bu durum insanlığı kendine getirmeye yönelik sarsıcı bir fenomen. Hoşgeldin yeni dünya düzeni! Üstat yine çok güzel özetlemişsiniz. Kaleminize sağlık!
İnşallah gelecekte, sizin gibi, aklı ön plana çıkaran insanlar daha fazla yer bulur. Yeni eğitim sistemleri, ehliyetli insanların öncülüğünde gerçekleşir.Teşekkürler yazınız için,
coronadan sonra hiç bir şey aynı olmayacak. İTALYA , avrupanın uygarlık merkezi, ordu, uçak, otomobil devleri, silah, PAPA ne ararsanız var ama CÜBA dan gelen doktorlar yardım ediyor sağlık hizmetine ne lüx oteller ne lüx uçaklar bir corona virüs karşısında doğa ya teslim oldu. NE mi olacak CORONA dan SONRA … corona milat dır. ms gibi C.S. doğaya saygı, tüketim çılgınlığına son, avm out , organik besin İN … HERKES kendi bahçesini kuracak, köylere geri dönüş olacak insan yeniden suya,havaya, doğaya , bitkiye, hayvana saygı duyacak DEGROWTH ECONOMY ye dönüş olacak bir inceleyiniz sonra DERİN EKOLOJİ YAŞAM felsefesi olacak ne ideoliji ne de din insan yeniden bir ben vardır benden içeri diyecek yunus emre gibi hadi hepimiz göbekli tepeye gidip, güneş in doğuşunu izleyelim yada DALAY LAMA nın yanına tibete gidip ohm diyelim ya da konya ya gidip mevlananın şu sözünü kulağa küpe yapalım İNSAN DÜŞÜNCEDEN İBARETTİR GERİSİ ET VE KEMİK belki şems de girer rüyana der ki sana “tüm kitapları at bir yana ” sende katıl mevlanaya düne ait ne var ise dünde kaldı cancağızım YENİ BİR ŞEY SÖYLEmek lazım degrowth economy çalış biraz üstad Degrowth (French: décroissance) is a political, economic, and social movement based on ecological economics, anti-consumerist and anti-capitalist ideas. It is also considered an essential economic strategy responding to the limits-to-growth dilemma (see The Path to Degrowth in Overdeveloped Countries and post-growth).
Bu sürecin sonunda en güçlü olanlar değil, değişime en hızlı uyum sağlayanlar ayakta kalacaklardır, diyerek Darwin’e selam gönderelim.Sevgiler