Bir insanın ilk kez karşılaştığı insanlara bile güven duygusu vermesinin altındaki neden nedir? Neden bazı insanlar, hiç tanımadıkları bir çevreye girdiklerinde bile herkesin dikkatini çekerler? Bu insanların kendilerine has, “özgül ağırlıkları” nereden kaynaklanır?
Biz, ilk kez gördüğümüz insanlar hakkında karar verirken, onların ne kadar güçlü olduklarına ve bu gücü nasıl kullanacaklarına (niyetlerine); ikinci olarak da bu insanların cana yakın olup olmadıklarına bakarız. Bu iki boyut, bizim insanlar hakkındaki yargımızı belirler.
Bir konuda kabiliyeti, becerisi olan insanlar bizi etkiler. Bir insanın bilgi ve deneyim sonucu elde etmiş olduğu beceri, bizde saygı uyandırır. İşinin ehli olan bir doktora, konusunu çok iyi bilen bir avukata, çok yüksek performans gösteren bir sanatçıya veya sporcuya saygı duyarız. Bu insanlar bize güçlü görünürler. Sahip oldukları gücü, emek vererek, uzun yıllar çalışarak elde etmişlerdir. Ama aynı zamanda, biz bu insanların sahip oldukları bu gücü nasıl kullandıklarına bakarız. Çok bilgili de olsa, niyetinin kötü olduğunu düşündüğümüz bir avukattan ya da doktordan uzak durmak isteriz.
İnsanın gücü ve niyetinin yanı sıra, o insanın ne kadar cana yakın, içten bir insan olduğu da önemlidir. Bir insan karşısındakini ne kadar anlıyor (empati), ona ne kadar içten davranıyorsa, o insan o kadar sıcak bir insan olarak değerlendirilir.
Bir insanın cana yakın bir insan olması, ilişkiyi yumuşatır ve rahatlatır. İnsan cana yakın bir insanla kolay iletişim kurar, ondan gelecek eleştirilere daha açık olur.
Konusunda yetkinliği her halinden belli olan ama soğuk bir kişiliğe sahip insanlar, ilişkilerine mesafe koyarlar. Bu insanlar, diğer insanlar üzerinde bir “çekinme” hali hatta korku yaratırlar. Bunun tersine, konusunda yetkinliği olmayan ama sıcak, sempatik olmak gibi “iyi” özelliklere sahip insanlar ise yetersizlik hatta acıma duygusu uyandırırlar. (İlk İzlenimin İkincisi Yoktur)
Peki, bir insanın güçlü olması mı yoksa cana yakın olması mı daha etkili ve ikna edicidir? İnsanlar güçlü insanların mı yoksa cana yakın insanların mı peşinden giderler?
Harvard Üniversitesi sosyal psikologlarından Amy Cuddy, Matthew Kohut ve John Neffinger, bir insan ne kadar yetkili, becerili ve güçlü olursa olsun, bu özelliklerinin insanları ikna etmeye yetmeyeceğini söylerler. İnsanlar, liderlerin hem güçlü hem de sıcak bir kişiliğe sahip olmalarını beklerler. Hem güçlü hem de sıcak olmak, insanlar üzerinde sihirli bir etki yaratır.
Bir insanın gücü ve içtenliği, onun mesajının kabul edilebilirliğini artırır. Bu nedenle, ne bildiğimiz kadar, insanlarla nasıl bir iletişim kurduğumuz da önemlidir. Soğuk ve mesafeli ilişkiler kuran insanlar, ne kadar yetkin olurlarsa olsunlar, insanlar üzerinde istedikleri etkiyi yaratamazlar. Etkili olmanın yolu, hem bilgi ve yetkinlik sahibi olmak hem de cana yakın ve içten bir iletişim kurmaktan geçer. İnsanın yetkinliği kadar, ilişkilerindeki sıcaklık da önemlidir.
Cana yakın olmanın bir başka tanımı da, insanın kendisini başkalarına açması, gizli saklı bir yönünün olmaması, hatalarını ve zafiyetlerini paylaşmasıdır. Kusursuz görünmeye çalışmadan, olduğu gibi davranabilmesidir.
İnsan kendini bütün varlığıyla ortaya koyduğunda, içtenliği ve iyi niyeti karşı tarafa yansır. Bir konuda yetkinliği olan bir insan, kendini bütün varlığıyla yaptığı işe adadığı zaman, sihirli bir etki yaratır. Yaptığı iş, ilham verici bir öykü olarak, ağızdan ağıza dolaşır ve kendisine destekçiler bulur. Herkes böyle gerçek, içten, etkili bir öykünün (insanın, projenin, markanın, konunun) doğal bir parçası ve destekleyicisi olmak ister.
Kendi içlerinde yetkinlik ve içtenlik dengesini iyi tutturmuş insanlar, kendilerinden emin ama kibirsiz görünürler. Eleştirilere açıktırlar; eleştirileri kendilerini geliştirmek için kullanırlar.
Kendini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan, kendini varlığıyla ortaya koyan bir insan kabalaşmadan, güvenle düşüncelerini ve itirazlarını ortaya koyar; eleştirileri cevaplar, hata yaparsa telafi eder.
Liderler, insanları varlıklarıyla ve kendilerini ifade etme biçimleriyle ikna edip, harekete geçirirler.
İnsanın bütün benliğiyle kendini ortaya koyması, hem kolay hem de zordur. Kolaydır; çünkü en basit şey aslında insanın kendisi olması, açık yürekli, dürüst, iyi niyetli ilişkiler kurmasıdır. (Sahici Olmak Şart) Ama aynı zamanda zordur; çünkü insanın kendisi olması, özgüven, olgunluk ve öz disiplin gerektirir.
Sözünü dinletmek, etkili olmak ve liderlik etmek isteyen herkesin, “içtenlik-yetkinlik” dengesini oluşturması ve bunu doğru bir şekilde yansıtması gerekir.
Eğer etkili olmak, insanlarla olumlu işbirlikleri kurmak ve birlikte değerli sonuçlar almak istiyorsak, işin esasının “olmak” ve “olduğun gibi görünmek” olduğunu bilmeliyiz.
İşinin ehli, sıcak ve içten insanların başaramayacağı hiç bir iş yoktur.
Konusunda yetkinliği olan, sahici bir insan, en etkili insandır.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Amy J. C. Cuddy, Caroline A. Wilmuth, “Preparatory Power Posing Affects Nonverbal Presence and Job Interview Performance”
- Amy J.C. Cuddy, Matthew Kohut, John Neffinger, “Connect, Then Lead”
- Amy Cuddy: Your Body Language Shapes Who You Are, TED Video
- Meredith Goldstein, “Harvard’s Amy Cuddy is Changing Lives With a Simple Pose”
- Alexander Todorov Science Café, “Elections How Voters Really Think and Feel”
- Maria Konnikova, “On the Face of It: The Psychology of Electability”
- Susan T. Fiske and Amy J. C. Cuddy, Peter Glick, Jun Xu, “A Model of (Often Mixed) Stereotype Content: Competence and Warmth Respectively Follow From Perceived Status and Competition”
- Susan T. Fiske, Amy J.C. Cuddy and Peter Glick, “Universal Dimensions of Social Cognition: Warmth and Competence”
- Richard Carlson, “Warmth and Competence in Implicit Stereotypes and Discrimination”
- “Scientists Seen as Competent But Not Trusted by Americans“
- Roland Imhoff, Jonas Woelki, Sebastian Hanke and Ron Dotsch, “Warmth and Competence in Your Face! Visual Encoding of Stereotype Content”
- How To Be Your Best in 5 Minutes

Samimiyet kurtaracak dünyayı …bir çoğunuz Anadolu’nun bir köyüne uğramışsınızdır. Dokunduğunuz eller , gördüğünüz yüzler , dinlediğiniz sesler çıplaktır…. Oldukları gibi , kendileridir. Yolculuklarımızın dönüşünde ne güzel insanlar deriz……Yazınızı olurken o insanlara bir merhaba diyesim geldi…..sevgiler
gerçekten çok yararlı bir yazı olmuş, pür dikkat okudum. Teşekkürler hocam
Bilgi günümüzde çok değerli,Bilgin’in güncel olması daha da değerli.Sizin bilgi deryanızdaki paylaşımları bedelsiz şekilde okuyor ve hayatımızın bir kısmında da uyguluyor olmaktan dolayı size sonsuz teşekkürler ediyorum….
Harika bir yazı.. Teşekkürler.
Süper bir paylaşım olmuş Temel Bey hap gibi:)
Sürdürülebilir başarılar için, işi iyi bilmenin yanında en kıymetli değer samimiyet dediğiniz gibi.
Oktay Sinanoğlu bir konuşmasında “Gönlümüz akla yok verir, gönlün pusulasıda kültürü, geçmişidir” demişti. Buradan da yola çıkarak tüm öğretiler bize diyor ki “sevgi ve samimiyet” pusulan olsun.
Yüreğinize Sağlık.
Sevgili Temel,
Yazılarını okudukça inşallah yazdıkların çok insana ulaşabiliyor,satır aralarından mesajları alabiliyorlardır diye düşünüyorum.Beraber çalıştığım insanlara,özelliklede genç arkadaşlarıma yazılarını okuyor, yada mutlak yolluyorum.
Birilerinin bilmemiz gerekenleri böylesine dile getirmesine ,bizlere ışık tutmasına ne çok ihtiyacımız var.
Fenerinle yolumuzu hep aydınlat.
Sevgiler
SEVGİLİ TEMEL,
YAZILARININ HEPSİNİN AYRI BİR ÖĞRETİ İÇERMESİ NEDENİYLE HER SALIYI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM.
FARKLI KONULARDA YAZDIĞIN YAZILAR GENÇLERİN MUTLAKA OKUMASI VE HATTA TEKRAR FAYDALANMAK AMACIYLA BİR YERDE SAKLAMASI GEREKEN NİTELİKTE.
BEN ŞAHSEN BÜTÜN DOSTLARIMA SENİ TAKİP ETMELERİ İÇİN TAVSİYEDE BULUNUYORUM.
BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYOR, SELAM VE SEVGİLERİMİ GÖNDERİYORUM.
Temel hocam olmaya çabaladığım tanımları paylaştınız,
Şimdi bunları çocuklarım yöneticilerim ve yakın dostlarımla paylaşarak iyi insan iyi yönetici ve iyi liderin çantasında olması gereken davranış modellemesini yollayacağım cooook teşekkür ederim iyiki kısa sürelide olsa sizi tanımışım saygılar sevgiler sağlıklar diliyorum