İş yapmanın en önemli zorluklarından biri, belirsiz bir geleceğe yol alırken, bir dizi varsayımda bulunarak karar almaktır. Bir şirket, ülke ekonomisinin büyüyeceğini varsayarak yatırım yaptığı zaman, o şirketin başarısını belirleyecek en önemli etken, ekonominin varsayıldığı gibi büyümesidir. Varsayım doğru çıkmazsa en mükemmel strateji bile yetersiz kalır.
Bütün şirketler, belirsiz geleceğe doğru yol alırken, önce bir tercih yaparlar ve sonra bu tercihleri doğrultusunda çaba gösterirler. Fakat pek çok durumda, bir şirketin başarısızlığının nedeni, o şirketin kendi kontrolü dışında olan faktörlerin, şirkete acımasız davranmasından kaynaklanır. Sadece şans faktörü, bir girişimi rezil ya da vezir etmeye yeter. Elbette yanlış hedef koyan ya da yanlış stratejiler uygulayan şirketler vardır ama her şeyi mükemmel kurgulayan ve gereğini yapan bir şirkete talihin acımasız davranması, o şirketi başarısız kılmaya yeter.
Aslında kağıt üzerinde başarılı olacak pek çok strateji, sadece yanlış zamanda ya da yanlış coğrafyada hayata geçtiği için başarısız olur. Başarısız sonuçlar alan şirketler tarihten silinirken arkalarında neredeyse hiç iz bırakmazlar ve biz bunların deneyimleri hakkında hiç bilgi edinemeyiz. Maalesef biz, sadece başarı öykülerinden haberdar oluruz.
Geleceğin ne getireceğini bilmek mümkün değil. Nassim Nicholas Taleb’in Siyah Kuğu isimli kitabında anlattığı gibi, geçmişte gözlenen olguların gelecekte tekrarlanacağını beklemek büyük yanılgıların kaynağıdır. İnanmıyorsanız borsada servetini kaybetmiş olanlara sorun.
Geleceği, geçmişin devamı olarak düşünmek büyük bir hatadır. Bizi bulunduğumuz yere getiren faktörlerin, gelecekte de bizi başarılı kılacağının bir garantisi yoktur. Bu sebeple geçmişe bakarak geleceği tahmin etmek, garantisi olmayan bir yöntemdir. 2008/2009 yılında batan bütün bankalar, geçmişte çok başarılıydı ama başarılı geçmişleri onların batmalarını engelleyemedi.
Öte yandan sadece şansa güvenerek, hiç bir şey yapmadan başarılı olmayı umut etmek de olacak iş değil elbette. Her şirket yönetiminin temel sorumluluğu, gerçekçi hedefler belirlemek ve bunlara ulaşmak için en uygun stratejileri hayata geçirmektir. Peki, bir yandan hedef koymak ve bu hedefe uygun stratejiler geliştirmek ama diğer yandan da belirsizliğe uyum göstermek nasıl mümkün olur? Nasıl hem “planlı ve kararlı” hem de “esnek ve değişime açık” olunabilir?
Dublinli yönetim gurusu Charles Handy’nin söylediği gibi, “Hayatta güçlü olmanın anahtarı, geleceği sıkı sıkıya planlamak değil; çelişkilerin ve belirsizliklerin varlığını kabul ederek onlarla birlikte yaşamayı öğrenmektir.” Charles Handy, kontrol ve planlamanın anlamını yitirdiği hızlı değişim dönemlerinde şirketlerin, akıntıyla beraber gitmeyi öğrenmeleri ve işlerini bu akıntıda “olabildiğince” yönetmeleri gerektiğini söyler.
Peki, ne yapacağız? Geleceğe dair stratejilerimizi nasıl geliştireceğiz? Kararlarımızı nasıl alacağız?
Belirsizlik karşısında, değişime uyum sağlamaktan daha gerçekçi bir yol yok. Bu sebeple belirsizlikten kaygı duymak yerine, belirsizliği kabullenip, işimizde yaratıcılığımızı artırmamız gerekir.
Farklı zamanlarda C.Handy, C.Christensen, M.Raynor, G.Hamel gibi yazarların da söyledikleri gibi; yaratıcı, özgün çözümler bulmak ve bir çözüm değerini yitirirken yeni bir çözümle ortaya çıkmak gerekir. Geçmiş başarılar, maalesef, bugün başarılı olmak için yetmiyor. Bugün başarılı olmak için bugünün gereklerini yapmak mecburiyetimiz var.
Esnekliğimizi artırmak için, az sayıda “olmazsa olmaz” belirleyip, çok sayıda değişkeni nasıl bir arada yönetebileceğimizin yollarını bulmalıyız. Bir taraftan, en gerçekçi hedefi ve en uygun yolu (stratejiyi) belirleyip, şartlar düşündüğümüz gibi gelişmediğinde is, esneklik gösterebileceğimiz bir yapıya sahip olmalıyız. Diğer bir deyişle “temel değerler” olarak kabullendiğimiz “sabitlerle”, belirsizlik karşısında esneklik göstereceğimiz alanları birbirinden ayırarak, ikisini bir denge içinde, eşzamanlı yönetmenin yollarını bulmalıyız.
Charles Handy “Hayat, hiçbir doğru cevabı olmayan, ancak yine de bir cevap isteyen, sonsuz problemler silsilesidir.” der. Bu görüş, çoğu insanını rahatsız eden bir görüştür; çünkü çoğu insan, her problemin tek bir doğru cevabı olduğunu ve görevin bu doğru cevabı bulmak olduğunu düşünür. Oysa hayatta bizim karşımıza çıkan soruların her birinin aynı anda pek çok doğru cevabı ve pek çok yanlış cevabı vardır. Bir sorun karşısında yapabileceğimizin en iyisi, gelecekle ilgili bazı varsayımlar yapmak ve bu varsayımlar altında, doğru olduğunu düşündüğümüz çözümlerden birisini seçmektir. Sonucu belirleyecek olan, hem bizim seçimimiz hem bu seçim doğrultusunda göstereceğimiz çaba hem de bizim kontrolümüz dışındaki rastlantısal değişkenlerdir.
Eğer başarılı olursak, “Nasıl başardın?” diye soranlara verileceğimiz en ahlaklı, aynı zamanda en zarif cevap, “Ben çok şanslıydım.” demek olmalıdır.
2010 yılında şansınız bol olsun!
Bu konuyla ilgili aşağıdaki kitapları öneririm:
Bu yazıyla ilgili olarak aşağıdaki makaleleri ve linkleri öneririm :
1. Werner Heisenberg, “uncertainity principle” :
http://en.wikipedia.org/wiki/Werner_Heisenberg
http://en.wikipedia.org/wiki/Uncertainty_principle
http://plato.stanford.edu/entries/qt-uncertainty/
2. Kaos Kuramı :
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaos_kuram%C4%B1
3. Katsuhiko Shimizu and Michael A. Hit, Strategic flexibility: Organizational preparedness to reverse ineffective strategic decisions :
http://faculty.business.utsa.edu/kshimizu/Publication/Preparedness%20(AME%202004).pdf
4. Richard Wiseman :
http://richardwiseman.wordpress.com/
http://www.richardwiseman.com/
5. Michael Raynor, The Strategy Paradox: Why committing to success leads to failure (and what to do about it), Broadway Business 2007 :
TŞK ÇOK YARDIMCI OLDUNUZ
Bu güzel makale için teşekkür ederim. 2010 herkes için şanşlı bir yıl olur umarım.
Sevgili Temel,
bu guzel yazi icin tesekkurler.
Psikoloji acisindan da uzerinde konusmak isterim.
Sevgiler,
Sebnem Oncel.
Temel bey, 2009 yılı’nda mutlu olduğunuz anlar denildiğinde, ağzımdan çıkan kelime..
“Mailime düşen Temel Aksoy’un yeni yazısı” olacaktır.
Heyecanla, okuyorum. Tekrar okuyorum. Çok öğretici, düşündürücü ve gerçek..
İyiki varsınız, yazıyorsunuz.
2009 Pazarlama Zirvesinde sizi görmek, dinlemek isterdim. Çok daha faydalı öğretiler aktaracağınızı eminim.
Enerji ve Şans dolu bir 2010 dilerim.
Temel Bey,
Makalenizi çok beğendim. Bence de üstünde düşünülmesi gereken bir yazı.
Tebrikler
Değerli dostum Temel,
Her zaman olduğu gibi okurken düşündüren ve düşünürken tekrar okunması gereken makalen, tam da işletme bütçesi ve satış hedefleri ilişkisi konusunu anlatmak üzereyen bilgisayarıma düştü.
Makaleni okudum, öğrencilerime tavsiye edeceğim ve yeniden okuyacağım.
Teşekkür eder, iyi yıllar dilerim…
Not: Bütün sanal ortam yazıların şimdi tam teşekküllü bir:
İşletme Yönetimi ve Pazarlama kitabı oldu.
Mutlaka kağıt üzerinde yayınlanmalı…