Ben çocukken fazla uzun konuşan insanlardan çok sıkılırdım. Resmi bayramlarda ve anma günlerinde okul müdürlerinin yaptıkları konuşmaları içerikten yoksun, yapay ve anlamsız bulurdum. İnsanların neden uzun konuşmalar yaptıklarını hiç anlamaz, neden böyle yaptıklarını hep merak ederdim.
İş hayatında da insanlar gereğinden uzun konuşuyorlar. Pek çok şey anlatıyorlar, ardı ardına onlarca slayt gösteriyorlar, çok fazla bilgi veriyorlar ama bir türlü konunun özünü anlatamıyorlar.
Ama artık gereğinden uzun konuşan insanların neden böyle yaptıklarını anladım. Uzun konuşma yapanlar ne diyeceklerini bilmedikleri için uzun konuşuyorlar. Lafı ne kadar uzatırlarsa o kadar bilgili görüneceklerini zannediyorlar.
Kısa yazıp, kısa konuşarak meselenin özünü anlatmak çok değerli bir meziyet. Üstelik bugün hepimizin dikkati daha kıt olduğu için, bu meziyete daha çok ihtiyacımız var. Hepimizin cep telefonlarına ardı arkası kesilmeyen mesajlar geliyor. Hepimiz hem işimizi yapmak hem de bunlara yetişmeye çalışmaktan ötürü sürekli bir yarı-dikkat hali içinde yaşıyoruz. Hepimiz dikkat fakiriyiz (Herbert Simon). Artık uzatılan laflara, dağınık sunumlara, karışık anlatımlara katlanmak zorunda kalmak tam bir eziyet oluyor. (Siz de Dikkat Fakiri Misiniz?)
Guy Kawasaki “Her gün yüzlerce e-posta alıyorum. Keşke insanlar ne istediklerini ilk cümlede söyleseler!” diyor. Konunun özünü en başta söylemek bütün durumlarda en doğrusudur. Önce ana fikri söyleyip sonra ayrıntıları anlatmak en etkili iletişim yoludur.
İnsanlar uzun konuşmaları anlamakta zorlandıkları için dinler gibi yapıp başka şeyler düşünmeye başlarlar. Bu nedenle her konuşmacının, önce dinleyicinin dikkatini çekmesi ve sonra bu dikkat dağılmadan ana mesajı iletmesi gerekir.
TED konferanslarının en önemli özelliği, sunumların 18 dakikayla sınırlı olmasıdır. Dünyayı değiştirecek fikirlerin ifade edilmesine ev sahipliği yapan bu platformda, bugüne kadar binlerce konuşmacı düşüncelerini 18 dakikada ifade etmeyi başardı. TED, hangi alanda olursa olsun, her fikrin 18 dakikada anlatılabileceğini bütün dünyaya kanıtladı.
Joseph F. McCormic isteyen herkesin kendisini kısa ve öz ifade edebileceğini söyler.
Bunun için, Joseph F. McCormic üç adımlı bir yöntem önerir:
1. Farkındalık kazanmak: Lafı uzattığımızın farkına varmak. Fark etmek sadeleştirmeye giden yolu açar.
2. Çaba sarf etmek: Kısa ve öz olmak bir şeyi uzun anlatmaktan daha çok emek ister. Mark Twain’in yazdığı bir mektubun sonunda, “Kusura bakmayın kısa yazacak kadar vaktim yoktu, uzun yazmak zorunda kaldım.” demesi bundandır.
İnsanın bir konuyu kısa anlatması için, önce kendi zihnini arındırması gerekir. İyi hazırlanmadan, konuya vakıf olmadan kısa ve etkili bir anlatıma sahip olmak mümkün değildir.
TED konuşmacılarının hemen hepsi 18 dakikalık sunum için aylarca çalışırlar, sayısız prova yaparlar. Bu konuşmaları dinlerken çok yoğun bilgileri hemen anlayabilmemiz ve bundan keyif almamız, o insanların bildiklerini kısa ve öz anlatmak için harcadıkları çok büyük emek sayesindedir.
3. Hayatın her alanında konuları yalın bir şekilde ifade etmeyi bir alışkanlık haline getirmek. İş yerindeki toplantılardan özel hayatımızdaki sohbetlerimize kadar her ortamda yalın ama derin olmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.
Bana göre yalın ama etkili olmak bir hayat felsefesidir. Bunu başaran insanlar:
- Kısa iletişimin daha etkili olduğunu bilirler,
- Konuyu kısa ve öz analatabilmek için çok çalışırlar,
- Konunun önemli noktalarıyla gereksiz ayrıntılarını birbirinden ayırt edebilirler,
- Hangi ortamda kime konuştuklarını bilerek konuşurlar,
- Kendini gereğinden fazla önemsemezler,
- Dinleyenlerin dikkatinin az, zamanlarının değerli olduğunu bilirler ve onlara saygı gösterirler.
İnsanın kendisini kısa zamanda, etkili ve güzel ifade etmesi çok değerli bir meziyet.
Hepimiz bu meziyeti edinebiliriz. Yeter ki bunun farkında olup, bunun için çaba gösterelim.
Not: İlk kez Ocak 2016 tarihinde yayınladığım bu yazıyı kısaltarak yeniden yayınladım.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Herbert Simon, \\
- Herbert Simon
- Alex Iskold, “The Attention Economy: An Overview”
- Joseph Mccormack, "Brief: Make a Bigger Impact by Saying Less"
- William Strunk Jr. \\
- Akash Karia, “Storytelling Techniques from TED Master The One Thing All Great TED Talks Have in Common”
- “Write Like Ernest Hemingway”
- Idrees Patel, “Why Clarity Matters (In A Way You Don't Know About)”
- Idrees Patel, “The Need to Say More with Less – Concise Writing Tips”
- Neil St Clair, “The Importance of Being Brief...Just Ask Hemingway”
- Ben Ruedlinger, “Does Length Matter?”
- “The Marketer's Guide To Micro-Content”
- “What Is Attention Deficit Disorder?”
- Lawton Ursrey, “The Art Of Essentialism”
Not kısmına bayıldım. Teori ve uygulamanın harmanlandığı gelişim yolunda öz farkındalığın oluşumuna güzel bir örnek olmuş. 🙂
Değerli üstadım,
Benim sorunuma da parmak basmışsınız kalitatif araştırma raporlarımı uzun tuttuğumun farkındayım. Ama öyle güzel iç görüler yakaladığımda hangisini kesip atayım ve bulduğum içgörüleri destekleyecek verbatimler olmadan inandırıcı gelmeyebilir mi diye endişeleniyorum.
Ya da 15 tane focus grup yaptık bu mudur sonuç başka bir şey çıkmadı mı denebilir diye asıl bulguların yanı sıra firmanın marka iletişiminde ileride kullanabileceği bulguları da yazıyorum ve uzuyor.
Birazdan yeni bir rapora oturacağım ve tavsiyeleriniz aklımda olacak…
Saygılarımla
Ali Arslan
Bazen tweette sığamıyoruz ya 140’a. Dönüp anlamı bozmadan kelimeler çıkarıyoruz ya da 5 harfli kelimenin 3 harflik eş anlamlısını arıyoruz. Bu bize çok şey öğretiyor. Tıpkı sizin yazınız gibi. Teşekkürler Temel Bey. Çok sunum yapan bir eğitimci olarak çok faydalandım.
Emeğinize sağlık. Faydalandım. Bu nedenle çevremde ki insanların da faydalanmasını isterim. Sayfamda paylaşacağım. Teşşekürler
Baş ucu yazısı olmuş Temel bey, bir kez daha teşekkür ederim. 🙂
Küçük yaşlarda öğretilir yada öğrenilebilirse, yazdığınız bu maddenin önemi sayesinde bambaşka bir farkındalıkla gelişir insan. (Konunun önemli noktalarıyla gereksiz ayrıntılarını birbirinden ayırması)
Dediğiniz gibi hedef kitle ve amaç önemli.
anlatılanlardan anladığım kadarıyla kısa ve öz yazabılmek ve konuşabimek için bu işte önceden istekli,kararlı olmanın önemine vurgu yapılıyor. BEN HEP KİTAP OKUMA EKSİKLİĞİMİ ACABA DİYORDUM AMA SADECE SEBEBİ O DEĞİLMİŞ.
Peki siz neden bu yazida anlattiklarinizi 3 cumleye sigdirmadiniz da boyle uzun uzun edebiyat yaptiniz?
Benim sıkıntımda konuşmayı uzatamamak
Hemen sonuca varmaya çalışıyor
Beynim bunu otomatik hale getirmiş
Konuyu uzatmak için ne yapmam lazım?
Merhaba ben tamtersi düşünürdüm saygısız olarak. kişilerin dinlemediğini farkettigimde bana saygısız lık yapılıyor nedersiniz ?
Yazı yazarken hep uzun mu yoksa kısa mı yazmalıyım diye tereddütte kalıyorum. Kısa olunca tat vermeyecekmiş gibi, uzun olunca ise gereksiz da olsa iyi olacakmış gibi geliyor.
Bu yazıyı okuduktan sonra artık ne söylemek ve ne yazmak istiyorsam onu yazıyorum. Uzatmıyorum.
Dilerseniz bloguma bakarak yazılarıma bir göz atabilirsiniz yorumlarınızı bekliyorum.
beyinist.com
Kisa ve öz anlatimla ilgili kendimizi nasil gelistirebilecegimizle ilgili bilgi de verebilir misiniz?
Bu güzel anlatım için teşekkür ederiz.
Çok etkili ve hayata geçirilmesi gereken bir yazı emeğinize sağlık
Kaleminize sağlık…
Temel bey,
Farkındalığınızla bizleri adınlattığınız için, teşekkür ederim,
Yüreğinize sağlık…
Saygılarımla,
Değerli yazınız için teşekkür ederim.
Azerbaycandan Saygılarla..
İstifade ettik. Çok teşekkürler…
Temel bey yine çok güzel bir yazı olmus..benim boyle bir meziyetim yok beni dinlemek bazen eziyet oluyor haliyle..oyle zamanlar oluyor ki ben bile neden bahsettigimi konuyu nereye baglayacigimi bilemez halde buluyorum kendimi.bu faydali bilgiler ve harika anlatim icin teşekkürler..
Temel bey,yazının içeriği çok doyurucu hakikaten,içselleştirilebilen,deneyimlenen ve davranışa dönüştürülen bilgilerin kıymeti çok değerli olmakta.
Yazınızın sonlarında aşağıda alıntı yaptığım;
-Kendini gereğinden fazla önemsemesi gerekir.
ifadesini “egosal” bir beğeni olarak düşündüm ve bu ifadeyi nasıl anlamalıyız? diye sorma gereği hissettim.
saygılarımla
İnsanın lafı uzatmasının bir nedeni de, kendisini ve dolayısıyla söylediği (yazdığı) her şeyi gereğinden fazla önemsemesidir. Bu, senin de dediğin gibi, egosunun şişik olmasından kaynaklanan bir durumdur. Bu nedenle etkili olmak isteyen bir insanın önce kendi egosunu terbiye etmesi; kedisini değil hitap ettiği insanları önemsemesi gerekir.
Kaleminize sağlık, “önemsememesi” gerekir olmalı o kısım sanırım, yazılışı düzeltmek gerekebilir.
Saygılarımla
Düzelttim. Çok teşekkür ederim.
“önemsememesi” olunca egosal durum da olmaz.Teşekkür ederim geri bildiriminiz için de.
Ego kısmına katılmamak elde değil. Ama bazen yazerken değil de konuşurken ne kadar öz anlatırsanız anlatın, kah vücut dilinden kah başka tepkilerden karşı tarafın anladığından emin olamadığınız zaman, konuyu bir başka örnekle anlatmaya kalkıştığınız da ne olur? Bakın ben bunu da biliyorum deyip şişkin egonuzla hava atmış mı olursunuz, yoksa eh kardeşim madem onu anlamadın yada ben anlatamadım bir de bunu dene bakalım sonucu mu çıkar? Bence anlatım yada aktarım bir tür birleşik kaplardır, yani anlatanı ve anlatılanı birleştirir ve bu örneğe devam edersek bazen kısa anlatımla da bu birleşme süresi çabuk olur bazende birleşik kapların arasındaki geçiş dar yada kaplar arasındaki seviye farkı çoktur ve kısa anlatımla aktarım pek de gerçekleşmez. En azından ilk seferde… Daha kısa anlatamadım ne yazık…
Emeğinize sağlık. Her hafta yazılarınızı büyük bir sabırsızla bekliyoruz.
Her zamanki gibi faydalı bir yazı olmuş. Elinize emeğinize sağlık.
Altına bir, gümüşe hiç konuşma☺️
Söz gumüşse sukut altindir
Ego grafiyi yuksekse söz grafiyi yukseltin özlü ve ve alinti yapın
Kısa ve Öz Anlatım , Bir Meziyettir deyip uzun bir yazı yazmışsınız:)
Şaka , şaka yine güzel bir yazıyla bizleri buluşturduğunuz için teşekkürler…:)
Çok faydalı yazınız. Bir sonraki yazınızı merakla bekliyorum.
Faydalı olmuş. Teşekkürler.
Çok güzel bir yazı. Emeğinize sağlık.
Güzel ve etkileyici bir yazı olmuş. Yazarı kutlarım.
Bir anlatım ne kadar kısa ise hazırlık süresi o kadar uzun olurmuş….Sevgiyle kalınız.
Kısa ve öz bir yorum yaparsam mükemmel!