Dünyanın en büyük şirketlerinin ortalama ömrü her geçen yıl daha da kısalıyor. Değişime ayak uyduramayan şirketler eskiye kıyasla daha hızlı yok oluyor. Bir dönemin güçlü şirketi olmak, kalıcı olmaya yetmiyor.
Hayatta kalabilmenin yolu daha güçlü bir şirket olmak değil, değişen koşullara uyum sağlama becerisi göstermektir. Uyum sağlamak için de, doğal hayatta olduğu gibi, şirketlerin kendilerini yenilemeleri gerekir.
Peki talebin daraldığı dönemlerde, değişen koşullara uyum sağlamak için ne yapmak gerekir?
Genelde daralma dönemlerinde yöneticiler daha durağan bir yapıya bürünüp küçülerek bu dönemi atlatmayı hedefler. Bu davranış elbette haklı gerekçeleri olan bir davranıştır ama kalıcı çözüm için maliyet-fiyat denkleminin dışına çıkmak gerekir. Sadece maliyetleri ve fiyatları düşürmekle bu dönem atlatılamaz. Daha sağlıklı yaklaşım yeni koşulları anlamak ve bu koşullarda tüketicilerin yeni isteklerine uygun çözümler üretmektir.
Aslında ekonomik daralma dönemleri şirketlere kendilerini yenilemeleri için değerli bir fırsat sunar. Bugün birçok şirket, normal zamanlarda katiyen değerlendirmeye almayacağı fikirleri uygulamaya koyabilir çünkü talebin daralması herkesi sıra dışı çözümleri denemeye teşvik eder. Bu dönemler, işletmelerin kendilerini zorlayarak yeni yollar bulduğu dönemlerdir. Şirket liderlerinin meseleye bu açıdan bakmaları, şirketin yetkinliklerini bu gözle değerlendirmeleri gerekir. Kriz ve fırsat kavramlarının bazı uzak doğu dillerinde aynı sözcükle ifade edilmesi boşuna değildir.
Sadece ürünlerde değil, hizmette de süreç tasarımında da iş modelinde de yenilik yapılabilir. Birçok inovasyonun içinde hiç yeni bir ürün yoktur. Mesela bir lokantanın self servis anlayışına geçmesinde ürünlerde hiç bir değişiklik yoktur ama lokantanın süreçleri tamamen değiştiği için yeni uygulama tamamen inovatif bir uygulamadır. Her işin süreçlerini değiştirerek inovasyon yapmak mümkündür. Ekonomik daralma dönemleri, şirketin yaptığı pek çok işi bu gözle değerlendirmesinin tam zamanıdır. (Blue Ocean Strategy- Kim & Mauborgne)
Joseph Schumpeter 1930’larda inovasyondan bahsederken, kapitalizmin özünün yaratıcı yıkım (creative destruction) olduğunu söylemişti. Ekonomik daralma dönemleri, her şirketin kendi elleriyle yarattığı birçok ürünü veya uygulamayı yıkıp, yerine yenilerini koyacağı dönemlerdir. Ekonomik daralma dönemleri şirketlerin kabuklarına çekileceği bir dönem değil aksine kabuk değiştirmeleri yani kendilerini yenilemeleri gereken bir dönemdir. İnovasyonların ekonomin motoru olarak adlandırılması bu nedenledir. Bütün ekonomiler inovasyon sayesinde ilerler.
Talebin daraldığı dönemlerde değişen tüketici beklentilerini en iyi ve en hızlı anlayan ve buna inovasyon yaparak çözüm üreten şirketler, bu dönemden en fazla yararlanan şirketler olur. Daralma döneminin sonunda en güçlüler değil, değişime en hızlı uyum sağlayanlar ayakta kalır.
Bu nedenle inovasyonu kendi şirketimizle ilgisi olmayan bir masal gibi dinlemek yerine harekete geçmek gerekir. Krize çare yenilenmektir.
Tesekkurler. Sermaye yapisı kuvvetli olmayan şirketlerin akıllı yönetilemezlerse önünde sonunda kaybetmeye mahkum olduklarına inanıyorum.
elinize sağlık, risk algısı çok yüksek olan firmalarda hemen değişemiyor.Değişmek istesede süreçler çok uzadığı için herşey beklemede kalıyor
Kaleminize sağlık. Harika olmuş.
Çok faydalı bir yazı olmuş. Teşekkürler..