Skip to main content

Sizin Markanızın Hikayesi Ne?

12 Aralık, 2023

İyi anlatılan bir öyküden etkilenmeyecek insan yok. Öyküler, dinleyicilerin egolarını zorlamadan, onların kendi korkuları ve kaygılarıyla yüzleşmelerine ya da kendi hayallerini zihinlerinde canlandırmalarına imkan verir.

Siyasetten pazarlamaya, eğitimden şirket yönetmeye kadar her yerde etkili liderler, vizyon oluşturmak, değerlerini aktarmak, insanları motive etmek, onlara  ilham vermek için öykü anlatırlar. İnsanları etkilemenin ve harekete geçirmenin en kısa yolu, öykü anlatmaktır.  Bugün nörologların ve sosyal bilimcilerin de söylediği gibi, daha fazla bilgi daha iyi karar almamızı sağlamaz.  Daha iyi karar alabilmek için, bilgi yığınlarına değil, bilgilerin arasına gizlenmiş bilgeliğe ihtiyacımız var. İhtiyacımız olan bilgelik ise öykülerde gizli. (Öyküler Neden Bu Kadar Önemli?)

0001-66753032

Sadece insanlar değil markalar da öykü anlatır. İçerik Pazarlamasının öncü isimlerinden Ann Handley, “Marka yönetiminde başarı, gerçek hikâyelerin iyi anlatılmasına bağlıdır.” der.  

Markalar yaptıkları reklam kampanyalarıyla, aslında hem tüketicilerine hem de iş ortaklarına öyküler anlatırlar. Başarılı markalar, kendi özgün hikayelerini iyi anlatan markalardır. 

Anadolu toprakları,  öykü anlatıcılığı konusunda önemli bir coğrafyadır. Dede Korkut hikâyeleri, Nasreddin Hoca fıkraları, Keloğlan’ın serüvenleri bizim ortak bilinçaltımızı oluşturur. Bu öyküler, Anadolu coğrafyasının bilgeliğini yansıtır.  Bu coğrafyada öykü anlatıcıları “Mana ülkesinin valileri” olmuşlardır.

Homeros’tan günümüze halk ozanları Anadolu coğrafyasında dolaşmış, yaşananlara tanıklık etmiş, duyduklarını hafızalarına almış, bunları gittikleri yerlerde günlerce dillendirmişlerdir. Edebiyatçı Mehmet Uzun’un tarifiyle halk ozanları,  “Genelde okuma yazma bilmeyen, sözlü kültürün değerleriyle yetişmiş; yaşadığı toplumu, geleneklerini, çelişkilerini iyi bilen, güçlü bir belleğe sahip, hem sözü hem sesi ustalık ve  zerafetle kullanan insanlardı.”

Bu öykücüler, aşiret kavgalarını, doğal afetleri, toplumsal acıları ve yaşanan aşkları öykülerine konu ederlerdi. Öykülerini  anlatırken söz sanatının bütün imkanlarını kullanırlardı. Öyküyü yaşayarak anlatırlardı.

Öykü anlatıcıların başarısı, gittikleri köyde ne kadar uzun süre misafir edildikleriyle ölçülürdü. Akşam olup da günlük işler sona erdiğinde, insanlar bu halk ozanlarının etrafında toplanırlardı. Onlar da her gece öykünün bir kısmını anlatır, devamını ertesi geceye bırakırlardı. Öyküleri ne kadar ilgi çekerse öykü anlatıcıları o kadar uzun süre misafir edilirlerdi.

3

Öykü anlatıcıları kaldıkları yerlerde duydukları öyküleri birleştirerek, dinleyicilerinin ruh durumuna ve andaki ihtiyaçlarına göre anlatırlardı. Ortam çok kasvetli ve stresliyse öyküler daha umut dolu olur; aşılması gereken bir zorluk varsa öyküler cesaretlendirici olurdu.  

Öykücüler gün boyu insanları gözlemlediği için, akşam anlattıkları öykülerde hayatın içinden, herkesin derdi olan konulara değinme imkanı bulurlardı. Öykü anlatıcıları, halkın inanç ve geleneklerine ters düşecek konuları işlemezlerdi. Neye nasıl vurgu yapacaklarını, nasıl davranacaklarını iyi bilir; hem akla hem kalbe hitap ederlerdi. 

Öykücülerin anlattıkları hikâyeleri dinleyen herkes, hikâyenin bir bölümünde kendisinden bahsedildiğini anlardı. Bu da herkesin pür dikkat kesilmesini sağlardı. Böylece hem öykü anlatıcıyla dinleyiciler hem de dinleyiciler birbirlerine yakınlaşırdı. 

Markaların ve liderlerin bu kadim gelenekten öğrenecekleri çok şey var. Bütün markaların içinde anlatılmayı bekleyen hikâyeler var. Her marka varoluş amacıyla, kuruluş hikayesiyle, kurucuların aştıkları engellerle, kaybedip kazandıklarıyla bize ilham vercek öykülere sahiptir.

Fakat ne var ki çok değerli hikâyelere sahip olmak yetmiyor. Bu hikayeler ancak iyi anlatıldıkları zaman değer buluyor. Bugünün liderlerinin görevi, belki de bugüne kadar önemsenmedikleri için şirketin karanlıklarında kalmış öyküleri bulup gün ışığına çıkarmak; onları tozlarından arındırıp parlatarak şirketin iletişim dilinin içine sokmaktır.

Marka iletişiminde ise bir tane altın kural vardır. Markayı kullanan insanı hikayenin kahramanı yapan öyküler anlatmak. Anette Simmons’un dediği gibi bu “öyküleri en iyi anlatan kazanır.”

Not: Yeniden düzenleyip yazdığım bu yazıyı ilk kez Aralık 2013 tarihinde yayınladım.


Konuyla İlgili Makale ve Linkler

  1. Klaus Fog, Christian Budtz, Philip Munch, Stephen Blanchette, “Storytelling: Branding in Practice“
  2. Ann Handley, “How to Tell Your Company’s Story: The Reimagined Remix”
  3. Ann Handley, Website
  4. Patricia Redsicker, “Content’s Competitive Advantage: Interview with Ann Handley”, 2011
  5. Frank Rose, “The Art Of immersion”
  6. Frank Rose, “The Art Of immersion”, Video
  7. Frank Rose Blog
  8. Henry Jenkins, “Transmedia 202: Further Reflections”
  9. Michael Z. Newman, “Intermediality and Transmedia Storytelling”
  10. Steve Denning, “Why Leadership Storytelling Is Important”, Forbes
  11. Ben Straley, “Effective Storytelling for Brands: How to Drive Discovery & Engagement”
  12. Lou Hoffman, “Storytelling in Leadership”
  13. Leadership Stories
  14. Howard Gardner: Creativity and Leadership, Video
  15. Daniel Goleman “What I Learned About Strategic Storytelling for Effective Leadership from Howard Gardner”, Video
  16. Professor Brian Sturm, “Storytelling Theory and Practice”, Video
  17. Salman Rushdie: On Storytelling, Video
  18. “Steve's Story: How I Became a Leadership Storyteller”, Video
  19. Doug Stevenson, “Leadership Corporate Storytelling - Doug Stevenson, Storytelling in Business”

Yorumlar

Comments (2)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir