İktisat tarihçisi Niall Ferguson’a göre bir toplum, çalışmayı ve üretmeyi yüceltirse, bilimsel düşünceye değer verirse, hukukun üstünlüğünü sağlar ve vatandaşlarına adil bir rekabet ortamı yaratırsa, ileri medeniyet seviyesine ulaşabilir. Ferguson’a göre, gelişmiş toplumları diğerlerinden ayıran altı özellik vardır:
1. Herkesin adil bir şekilde yarışmasını sağlayacak kurallar koyup, en iyi olanın kazanacağı bir ortam yaratmak.
2. Bilimin üstünlüğünü sağlamak.
3. Hukukun üstünlüğü ve mülkiyet haklarını güvence altın almak.
4. Tüketimin önüne sınır koymayarak, ekonominin büyümesini ve toplumsal refahın artmasını sağlamak.
5. Çalışma kültürü ve iş ahlakını yerleştirmek.
6. İnsanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını güvence altına almak.
Türkiye Medeniyet Düzeyine Nasıl Ulaşır?
2015 yılında, 88 yaşında hayata gözlerini kapatan Çetin Altan, Niall Ferguson’un yazdıklarının hepsini, uzun yıllar süren gazetecilik hayatında dile getirmiş bir yazardı. Çetin Altan’a göre, bir toplumun ilerlemesinin, gelişmesinin, refah toplumu olmasının altındaki nedenler şunlardı:
1. Bir toplumda üretim düşükse, gelişmiş ve örgütlenmiş meslek grupları yoksa; ekonomik kaynaklar siyasetçilerle bürokratların denetimindeyse, insanlar birey değil, devletten geçinen kapı kulu olurlar.
2. Bir toplum bilimden uzaklaşırsa geriler. Çünkü bilim toplumların ilerlemesini sağladı, yeni teknolojiler kol gücünün önemi azalttı. Cengâver ve çoğu zaman içi boş yiğitliklerin yerini, bilgisiyle iş yapan insanlar, üstün teknolojiyle donanmış şirketler ve devlet kurumları aldı.
3. Bugün güçlü bir toplum, iki temel direk üzerine durur: Hukuk ve ekonomi. Şeffaflık ve hukuk yoksa, adam kayırmalar, kapalı kapılar ardında iş çevirmeler ve kokuşmuşluk her yere siner.
4. Her insan, konforlu bir hayat yaşamak ister. Yaşam kalitesi demek, lüks tüketim demek değildir; aksine insanın kullandığı diş macunundan yediği peynire kadar gündelik gereksinimlerini iyi bir kalite düzeyinde karşılamasıyla ilgilidir.
5. İnsanın yaptığı işle bütünleşmesi, mutluluk kaynağıdır. İnsanın yaptığı işten aldığı zevk, o işten kazandığı parayı harcarken aldığı zevkten daha büyükse, o zaman o insan iyi bir hayat yaşıyor demektir. İnsan bir meslek sahibi olup, mesleğiyle bütünleştiği takdirde hem mutlu hem başarılı olur. Asıl olan, değerli bir insan olabilmektir; önemli birisi olmak, gelip geçici bir durumdur. Ama maalesef Türkiye’de insanlar değerli insan olmaktan çok önemli insan olmak istiyorlar. Bizim ülkemizde önemliler, değerlilerden daha üstün görülüyor.
6. Ölmeden önceki hayatın kalitesini yükseltmek isteyen Batı toplumlarıyla, öldükten sonra ödüllendirmeyi yücelten üçüncü dünya ülkelerinin arasındaki dengesizliği gidermek gerekir.
Çetin Altan, ömrü boyunca insanın ve toplumların ilerlemesini savundu. İnsanın, elindeki imkanlarla en iyisini yapması gerektiğine inandı. Kendisine bir röportajda iyi yaşamak nedir diye sorulduğunda, “İyi yaşamak zamanı olanaklar çerçevesinde en unutulmaz bir tat içinde değerlendirmektir.” demişti.
Çetin Altan, evrensel değerlere sahip çıktı. Ona göre eğitimde, teknolojide, yaşam standartlarında, demokraside, hukukta ve estetikte evrensel ölçüleri yakalamadan refah toplumu olmak mümkün değildi.
Çetin Altan’a göre, estetik değerlerde evrensel ölçütleri yakalamak da, en az hukukta, ekonomide, eğitimde, sağlıkta yüksek standart tutturmak kadar önemliydi. Ona göre, kentlerin estetiği, bireylerin iç güzelliğinin yansımasıydı.
Ahlakın güzellikle yakından ilintili olduğunu düşünürdü. İçleri güzel olmayan insanların, yaşadıkları mekanları da güzelleştiremeyeceklerini savunurdu. Altan’a göre çirkinliğin nedeni sadece fakirlik değildi; çünkü tek odalı bir evin masasında bile, bir su bardağına üç beş kır çiçeği koymak için insanın paraya ihtiyacı olmadığını düşünürdü.
Çetin Altan, bizim neslimize dünyalı olmayı öğretti.
Ondan evrensel değerlere sahip olmayı, tarihin nereye doğru aktığını öğrendik. Belki de bunların hepsinden daha önemlisi, hayatın bir mucize olduğunu ve bu mucizeyi yaşamak için hangi koşulda olursa olsun hep iyimser olmayı yani “enseyi karartmamak” gerektiğini öğrendik.
Çetin Altan sadece bir yazar ya da gazeteci değil bir düşünürdü. Çetin Altan’ın evrensel düşünceleri hep yaşayacak.
Not: 27 Ekim 2015 yılında yazdığım bu yazıyı bugün yeniden yayınladım.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Sedef Kabaş-Çetin Altan, Evrensellik Ropörtajı, Video, Duayen
- Sedef Kabaş-Çetin Altan, Evrensellik Ropörtajı, Video, Portreler
- Değişim ve Türkiye, Milliyet, 07.01.2015
- Yoksul Doğu'nun, Zengin Batı'ya Öfkesi, Milliyet, 10.02.2006
- Ahlak ve Estetik, Milliyet, 04.06.2014
- Sanat ve Zevk, Milliyet, 15.01.2015
- Türkiye Medeniyet Düzeyine Nasıl Ulaşır?
Temel bey merhaba
Daron Acemoğlu “Dar Koridor”. Eğer okumadıysanız konunun ayrıntıları için okumanızı öneririm.
Teşekkürler.
Ahmet Nuri Öz
Çetin Altan ı bir değer olarak görüp ilgilenmek bana çok şaşırtıcı gelir. Böyle bir kişiliğin her zaman memnuniyet ile takip ettiğim ve saydığım bir kişinin sitesinde olması beni çok üzdü.
Teşekkür ederim bu yazıyı kaleme aldığınız ve toplumumuzun bir değeri olan Çetin Altan’ın düşüncelerini bize ulaştırdığınız için.
Temel Bey öncelikle bu muhteşem yazınız icin sizi tebrik ediyorum. Hakikaten medeniyet kavramının ne kadar onemli olduğunu birkez daha idrak ettim yazınızı okurken. Çetin Altan gibi üstadlarımızın ülkemize kattığı değerlerin kesinlikle bizim kuşağa aktarılması ve anlamlandırılması gerekiyor. 3. Dünya ülkelerinin neden ilerleyemediklerinin cevabı ise gerçekten çok karışık. Sadece ölüm sonrasi inanışlarda ki sağlıksız yaklaşımlar mı yoksa gerçek değerlerin ve dini temaların doğru anlaşılamaması mı bilmiyorum ama kendimizi restore etmemiz gereğine sonsuz inanıyorum.