Türkiye Facebook’ta en çok takip edilen ilk on hesap arasında Türk Hava Yolları hariç hiçbir marka yok. İnsanlar sosyal medyada markaları değil futbol kulüplerini, sanatçıları, politikacıları ya da haber sitelerini takip etmeyi tercih ediyorlar.
Benzer şekilde Twitter’da da en çok takip edilenler komedyenler, sanatçılar, siyasetçiler, futbolcular ve haberciler. Bu platformda da ilk sıralarda markalar hiç yok.
Insagram’da da durum farklı değil. Instagram’da en çok sanatçılar takip ediliyor.
Pazarlamacıların iddialarının aksine insanlar sosyal medyada markalara pek ilgi duymuyorlar. Bu platformaları duygularını, düşüncelerini, yaşadıklarını ve yaşamak istediklerini arkadaşlarıyla paylaşmak için kullanıyorlar. Beğendikleri ünlüleri takip etmek, kendi ilgi alanlarına giren konularda ülkede ve dünyada neler olduğunu öğrenmek istiyorlar.
İnsanların hayatlarında markala önemli değildir. Bu gerçeği bütün pazarlamacıların görmeleri ve markalara her ne katkı yapacaklarsa bu gerçeğin üzerine inşa etmeleri gerekir. Eğer gerçekleri görmek yerine, sosyal mecrada marka iletişimini günlük hayatta karşılığı olmayan pazarlama efsanelerine inanarak (mesela insanlarla “etkileşim” elde etmek için) yaparlarsa, şirketlerin kıt kaynaklarını boşa harcarlar.
Hepimizin bildiği gibi Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformları markaların yayınladığı postları bütün takipçilerine değil onların çok küçük bir bölümüne (muhtemelen %5 civarında) gösteriyor. Bu orana göre 1 Milyon takipçisi olan bir markanın yayınladığı her post yaklaşık 50 bin kişiye ulaşır. Eğer markalar kendilerini takip edenlerle “etkileşim” yani Facebook deyimiyle “beğeni”, “yorum”, “paylaşım” elde etmek için iletişim yaparlarsa sosyal medyanın ruhunu ıskalar, kaynaklarını boşa harcarlar.
Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlar -adı üzerinde- sosyal platformlardır yani insanların insanlarla iletişim kurdukları yerlerdir. İnsanların markalarla değil insanlarla etkileşime geçmeleri bu nedenledir. Diğer taraftan da milyonlarca insanın zaman geçirdiği bu ortamlar markaların insanlara ulaşmak yani Facebook deyimiyle onlara “erişmek” için önemli bir imkandır. Dolayısıyla markaların bu platformlarda tüketicilerin karşısına çıkmak istemeleri elbette çok anlaşılır ve haklı bir durumdur.
Markaların sosyal medyada takipçi edinme ve onlarla etkileşime girme sevdasından vazgeçip Facebook, Instagram ve Twitter gibi platformları bir ekran olarak kullanması yani buralarda Televizyondaki gibi reklam yapması gerekir.
Bu platformlarda parasını “etkileşime” harcayan markalar kaybeder; “erişime” harcayanlar kazanır.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
Firmalar sosyal medyadan etkileşim yaparak, satışı sürdürülebilir yapıyorlar.Kazançlarının büyük kısmı bu şekilde, çünkü sosyal medyada sadece resim+yazı şeklinde paylaşım değil dijital her türlü faliyet yapabiliyoruz.Firmanın hizmetinden memnun olup sürekli ondan alışveriş yapan müşteriler günlük sosyal medya paylaşımlarını takip ediyor, hoşlanıyor,etkileşimli şeyler sayesinde satın alıyor. Yanlışsam düzeltin…
Temel bey , sizinle aynı görüşteyim. Çok değil 2022 hedefleri sadece reklam olan facebook’un bile düşündüğü etkileşm değil insana erişim odaklı olacağını düzenlenen dijital seminlerin birinde Facebook Londra ofisi’nde Türkiye adına yetkili olan ilke Çarkçı’dan dinlemiştim.
Facebook ile Amerikan seçimlerinin kaderi değişti haberleri ile aynı günlere gelmesi gerçekten tatsız bir tesadüf olmuş. Biz de Byron Sharp okuyoruz efenim ama o kadar da uzun boylu değil. Yapmayalım etmeyelim. Hakim olduğunuz konularda önerileriniz ve tavsiyeleriniz altın değerinde. Ama buraları TV gibi kullanın demek biraz aşırı değil mi? Sene 2018. Dünya değişti. Değişiyor. Byron Sharp’ın dediği gibi verilere dayanarak konuşmak lazım. Bu konuda veri var mı elinizde? “Adı üzerinde sosyal medya” dediğiniz tanımın alt paragrafı buraları ekran gibi kullanın diyorsunuz. Yapmayın etmeyin.
Sizin elinizde veri var mı peki Burak bey? Bunu şirket sahipleri olarak biz de merak ediyoruz