Kanuni Sultan Süleyman 1566 yılında öldüğünde, Osmanlı İmparatorluğu’nun dünya üzerinde kapladığı alan hayranlık duyulacak büyüklükteydi. Karadeniz ve Akdeniz birer Osmanlı gölü gibiydi. Arap yarımadası ve Kuzey Afrika Osmanlı yönetimindeydi.
Peki dünyaya hükmeden bu devasa imparatorluk gücünü neden koruyamamış, neden hızla küçülmüştü? Biz neyi yanlış yapmıştık?
Ya da aynı soruyu tersinden sorarsak 1500’lü yılların başında acınacak kadar geri durumda olan Batı toplumlarının ileriye gidip, her birinin birer refah ülkesi olmasının nedeni neydi? Bu ülkeler neyi bizden iyi yapmışlardı?
İktisat tarihçisi Niall Ferguson bu büyük ayrışmanın en önemli nedeninin kanun ve kurallar koymak ve bunları uygulamak olduğunu söyler. Ferguson’a göre Batı medeniyetinin dünyaya hükmetmesinin temelinde adalet vardır. Adaleti her şeyin üstünde tutarlar.
Bunu sağlamak için Batı ülkeleri kanun ve kurallar koymuş ve bunlara istisnasız herkesin uymasını sağlamıştır. Ne kadar güçlü olursa olsun kanun ve kurallar karşısında kimseye ayrıcalıklı davranmamışlardır. Ayrıcalıklı olanın değil iyi olanın kazandığı bir ortam yaratmışlardır. Bu anlayışı bir kültüre dönüştürmüşlerdir. Koydukları kanun ve kuralları, yarışın ortasında değiştirmeyi akıllarına dahi getirmemişlerdir.
Biz ise sadece kanun ve kurallar koymakla yetinmiş, bunları uygulama konusunda çok gevşek davranmışız. Hala da bu tutumumuzu devam ettiriyoruz. Vergi koyup bir süre sonra onu yok sayan af yasası çıkarıyoruz. Trafik yasaları çıkarıyoruz ama en başta devleti yönetenler bu yasaları hiçe sayıyor. Ticari kanunlar koyup bunları ilk fırsatta istisnalar ile delmeye başlıyoruz. Sürekli imar affı, vergi affı çıkarıyoruz. Futbolda sezonun bitmesine haftalar kala şampiyon olma kuralını değiştiriyoruz.
Bir ülkede kanun ve kuralları uygulamamak sadece devlete güveni azaltmakla kalmaz, bundan daha önemlisi insanlar ve kurumlar daha iyi olmak, daha iyi yapmak için yarışmaktan vazgeçerler. Yani toplumun ileriye gitme şevki kırılır. Ülke yerinde sayar; geri kalır.
Matbaayı Osmanlı’ya getiren İbrahim Müteferrika, Niall Ferguson’dan çok daha önce şu soruyu sormuş: Müslüman milletlere göre geçmişte çok zayıf olmalarına rağmen, Hristiyan milletler neden ve nasıl bu kadar büyük bir hakimiyet kurdular? Neden muzaffer Osmanlı ordularını mağlup etmeye başladılar?
Sonra da kendi sorduğu soruyu kendisi cevaplamış. Çünkü Batılıların mantıkla icat ettikleri kanun ve kuralları var ve bunlara herkesin uymasını sağlıyorlar.
İbrahim Müteferrika 1731 yılında yazdığı “Usûi al-Hikem fî Nîzam al Ümem” adlı eserinde Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin 8 nedenini şöyle sıralamış:
- Kanunları uygulamamak
- Adaletsizlik
- Devlet işlerinin ehliyetsiz ellere düşmesi
- Bilim adamlarının fikirlerine tahammülsüzlük
- Modern teknolojide bilgisizlik
- Orduda disiplinsizlik
- Devlet servetini kötüye kullanma ve rüşvet
- Dış dünyadan habersizlik
Şimdi lütfen düşünün. Sizce biz Osmanlı’ya göre bu sekiz maddeden hangilerinde daha iyiyiz?
Not: Bu yazıyı ilk kez 28 Mayıs 2019 yılında yayınladım.
Temel bey,
birinci madde kanunları uygulamamak olarak tespit yapılmış.
Montesquieu Kanunların ruhu kitabında yazdığı gibi kanunlar kanun koyucunun dilediği gibi yapacağı şeyler değildir.
Dilediği gibi yapılan kanunlara uyarsak sonuç iyi olmayabilir. İmar affı kanunu önümüzde çok iyi uygulandı. sonuç ortada.
Tarih bugün geriye baktığımızda kötü yapılan kanunlarla dolu. örneğin Köle ticareti diyerek uzatmadan bırakayım.
saygılarımla,
ahmet Burak
bu sorunlarin tespitinden 300 yil sonra ayni durumlarla boğuşmak ne kotu…. sanki ibrahim muteferrika hiç uyarmamiş gibi… sanki sorun bugunun sorunu gibi hala sıcak
Osmanli Imparatorlugu tarihte en uzun hukumranlik yapan 5 imparatorluktan biridir. Sadece iki tanesi batili ama ayni zamanda zulumleriyle dunya tarihine gecmis Dogu Roma ve Cermen Roma imparatorlugudur. Bu imparatorluklarin ne kadar uzun sure hukum surdugunden daha onemli olan nasil yonettikleridir! Hic suphesiz ki Osmanli feth ettigi topraklara adalet ve refahida goturmustur . En bilinen ornegi Istanbulun fethinden sonra Konstantinapolda yasayan herkese yasam ve dini inanclarinda ozgur birakmasidir. Tarihte binlerce yil hukum suren imparatorluklar bile batti. Osmanlida cökecekti elbetteki . Ama Osmanliya adaletsiz demek , Osmanli tarihini hic bilmemektir.Dis dunyadan habersiz dediginiz Osmanlida , Abdulhamid han kurtlar sofrasinda hasta adami 33 yil siyasi zekasiyla ayakta tutmayi basarmistir. Madem bu kadar basarisiz bir imparatorluktu 60 dan fazla devleti 600 yil boyunca nasil yonetti ?
Devletler de insanlara benzerler, kendilerini zamana göre ayarlayamazlarsa geriye doğru gidiş başlar…
Nazan hn,
Bence osmanlı tarihini bir de yönetilenler açısından, onlar tarih kitaplarında ne yazmış !, okumanızda fayda var. Devşirme ,enderun kelimeleri bir anne için ne demek acaba? cizre ne demek ? bile duyan var mı?
Kendi tarih kitaplarımız bile birçok seferin Yeniçeriler istedikleri için yapıldığını yazar.
Aynı şey İngiltere Hollanda Fransa ispanya ve portekiz gibi sömürgeci ülkeler için de geçerli. Bu ülkeler de kendilerinin adalet medeniyet zenginlik götürdüklerini söylüyorlar. Peki biz kendi açımızdan o sömürge ülkelerinin durumu için ne düşünüyoruz.
Onlar oraya adalet ve zenginlik götürsünler diye davet mi edildi yoksa güç kullanarak mı girdiler? Sonunda adalet ve zenginliğe kavuştular mı?
Bizim zenginlik götürmediğimizi tam tersi ganimet ve vergiye bağlıyarak döndüğümüzü biliyoruz o halde adalet mi götürdük? mesela M.Ö 400 yılında yaşayan ve o tarihten sonra ahlak ve siyaset kavramlarına yön veren platonun topraklarına hangi adaleti götürdük.
Ya da uzağa gitmeyeyim, Anadoluya adalet kalıcı olarak hiç geldi mi?
saygılarımla,
Size yakışır güzel bir tespit Temel bey, teşekkürler.
Ey insan,
Kadere az bahane bul.
Buğday ektin de, arpa mı biçtin?
Fuzuli
Hocam ağzınıza sağlık. Yine de, 300 senede hemen hiç değişmemişsek, kusuru sadece devleti yönetenlerde değil, toplumun kendi karakterinde de aramak gerekir diye düşünüyorum. Kurallara uymamanın, tanıdıkla sorun çözmenin, çok çalışmadan zengin olmanın maharet gibi anlatıldığı, veya ‘bal tutan parmağını yalar’ atasözüne içi cız etmeyen bir toplumdan bahsediyoruz.. Maalesef ki nasıl olabiliyorsa, bu tür menfi insani özelliklerimiz genetik olarak sonraki nesillere de aktarılıyor.
Gerçekten dediğin gibi. Ne güzel anlatmışsın. Teşekkür ederim
Bu yazıyı henüz okumadan, bu sabah Twitter’da şöyle bir şey yazdım;
“Ceza ve ödül sistemleri insanı korkutan ve motive eden türden olmayınca toplum içerisinde her türlü olay yaşanabiliyor.”
Biz ne ceza vermeyi ne de ödüllendirmeyi bilen bir millet değiliz. İkisinin temelinde de adalet konusu var. Yanlış yapana en ağır cezayı uygulamazsak, başarılı olana karşılığını vermezsek bir adım bile ileriye gitme şansımız yok.
Harika yazınız için çok teşekkür ederim.
Temel bey, yine yüreğimiz sesi olmuşsunuz. Günün şartları ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durum daha güzel anlatılamazdı. Kaleminize sağlık!
Muhteşem bir yazı ellerimize sağlık. Sizden Atatürk bakış açısıyla ilgilide yazı bekliyorum. Teşekkür ederim..
Temel bey yine süper bir makale olmuş.
Tebrikler
Her şey eskisi gibi, bir adım ileri gidememişiz.